Vahşi kedilerin atalarından olan Pumayı hepimiz biliriz. İki metre uzunluğundaki bu yırtıcı kediyi kıvrak koşusu ile tanırız. Avının peşine düştüğü andan itibaren giderek hızlanan ve vücudunun tüm eklem ve kaslarını ortaya koyan hareketlerini belgesellerden izlemek çok ilgimizi çeker. Bu ölüm koşusu bazen pumanın, bazen ise hayatı için koşan kurbanın zaferi ile sonuçlanır. Başarının sırrı pumalıktan, yani harcanan emek, ulaşılan sonuç ilişkisindeki dengeyi iyi saptamaktan geçiyor.
Puma akıllı bir hayvandır. İşte ormanların vahşi avcısını, insana örnek yapacak olan da pumanın bu özelliğidir. Puma avının peşinden sürdürdüğü “ölüm koşusunu” her zaman avının cüssesine göre ayarlar. Yani bir ceylan ele geçirmek için koştuğu süre ile bir tavşanın peşinden geçirdiği süre asla aynı değildir. Koşarken harcadığı enerji miktarı avdan elde edeceği potansiyel enerji miktarını aştığı anda puma koşmaktan vazgeçer. Yenilgiyi kabul edip başka av arar. Bu nedenle ceylanın peşinden fazla, tavşanın peşinden çok daha az koşar.
Hayatımızda zaman zaman hep bir şeylerin eksikliğinden yakınmışız ve şikayetçi olmuşuzdur. İşte “Aptal Puma Sendromu” bunun tersini yapan insanların ruh halini ifade etmek için, yani bir tavşanın peşinden yıllarca koşan, sonra da yakaladığı avı bir öğünde bitiren akılsızlar için kullanılır. Siz yıllardır tavşanın mı yoksa ceylanın mı peşinde koştunuz, iyi düşünün.
Bir şeylerin eksikliğini düşündüğümüz zaman, çoğunlukla başka bir şeylerin fazlalığını görmeyiz. Bunlar bizim engellerimiz oluvermişlerdir bile. Zamanımızın çoğunu gereksiz işlerle harcarız. Bize fayda sağlamayan işlere boğulup sonra da işlerimize yetişemediğimizden yakınırız. Halbuki günü ve mesaimizi planlı kullanırsak şikayetlerimiz sona erer ve daha başarılı oluruz.
İş yerinde amirinize kafayı takıp, enerjinizin ve zihninizi, müsrifçe harcamayın. Siz işinizi doğru yapın yeter. Etrafımız kendini bilmeyen tembel ve görgü fakiri insanlarla dolu. İşinde de kısır döngüler içinde hareket edip vicdanını rahatlatmaya çalışan kimseler tutarsızlıklarının farkında olmadıkları bilmiyorlar bile. Bu insanlar cahilliklerini amir baskısıyla örtmeye çalışmaktalar ve arsızca sürdürmektedirler. Gerçi konu mobbinge geldi ama bu konuya daha sonra ayrıntılı olarak dile getireceğim.
Zamanını lüzumsuz ve boş işlerle harcayanlar sadece vicdanlarını rahatlatmaya çalışıyorlar. Görenler iş yapıyor sansınlar diye sürekli her şeyden şikayetçi olmayı alışkanlık haline getiriyorlar. Kendinden başkaları onlara göre bir şey bilmiyorlar. Hep başkalarını eleştirirler. Hayatlarında sanki hiç hata yapmamışlardır. Böyle insanlar burnundan hiç kıl aldırmazlar. Derler ya “Benim için ne düşünüyorsan Allah iki katını sana versin”.
İş hayatında da puma örnek alınır. Az kazanç peşinde çok emek, para ve zaman kaybedilmesi, aptal puma sendromunu ifade eder. Hayatımızdan gereksiz ve faydasız olanları azaltarak veya hayatınızdan çıkararak neler kazanacağınızın hesabını yapın. Belki de birçoğumuzun daha iyi yaşamak adına atacağı ilk adım sadeleşmektir. Zamanda sadeleşmek, düşüncede sadeleşmek, ilişkilerde, duygularda ve eylemlerde sadeleşmek en doğru harekettir. Kısacası sahip olduklarımızı boşa harcamayalım yeter.
Günlük yaşamımızda bizler de akıllı puma olmayı seçersek, kazançlarımız oranında daha verimli bir yaşama, dolayısıyla şikayetsiz, huzurlu, tatminkar bir yaşama kavuşuruz. Yaşamımızda enerjimizi fayda hesabına göre sarf etmek mutluluğumuzu artırıp, memnuniyetsizliğimizi azaltacaktır. Sevgiyle kalın.