Elimizi verip kolumuzu kaptırdığımız durumlar hayatımızın değişik dönemlerinde karşımıza çıkmış ya da yaşamışızdır. Bunu yapan kimi zaman en iyi arkadaşınız, bazen de bir yakınınız olarak sizden hep iyilik beklemiştir. Bu iyilik zamanla sizi gereğinden fazla kullanmaya kadar gitmiştir. Karşınızdaki kim olursa olsun iyilik yaptıkça o kişi sizden daha fazlasını ister artık. Olay iyilik sınırını çoktan aşmış ve sizin ona gösterdiğiniz toleransın ve limitlerinizin üstüne çıkıp iş yüzsüzlük boyutunun zirvesine tırmanmıştır.
Kişisel tespitlerim ve karşılaştığım olaylar bana gösterdi ki, aslında bu olayın ve buna benzer davranışların altında yatan sebep; doyumsuzluk ve arsızlıktır. İyi niyetle yaptığınız bir davranış, yapılmadığı takdirde bir eksiklik ve kusur gibi görülmektedir. Çünkü alıştırılmış oluyor ki, kudurmuştan beter olmaktan farkı ne?
Son dönemlerde artık gerçekten iyi niyetli insan bulmak çok zor olup, varsa da öyle kişinin etinden sütünden sonuna kadar faydalanmak istenilmektedir. Hatta bu da yeterli olmayıp tabiri caizse; dibine kadar kullanmak ve bunu alışkanlık haline getirmek günümüzde bir adet haline gelmiştir. Yapılan hoş bir davranışmış gibi sergilenmeye ve gösterilmeye çalışılmaktadır.
Birine nasıl olsa beni kırmaz, nasıl olsa yapar deyip bir işi ona yıkmak, bu davranışı yüzsüzlük boyutunda sürekli aynı kişiden istemek, zamanla farkında olmadan da hep fazlasını beklemek en büyük düşülen yanılgıdır. Hatta bunun çok örneğini çevremizde görmek mümkün. Yani elimizi verdik bir de baktık ki, iyi niyetimizden ve insanlığımızdan dolayı kolumuz da arada kaynamış.
Çözüm nedir diye sorulursa aslında basit bir cevabı var; karşımızdaki kişilere hayır diyebilmek ve bunu kırmadan gerektiği yerde ve doğru zamanda uygun şekilde tavrımızla ve duruşumuzla bazen de açık net olarak ortaya koymalıyız. Bunu yapalım ki, insanlar kendi ölçülerini ve sınırlarını bilsinler.
Eğer hayır diyemiyorsak çevremizde bulunan fırsatçı kişilerin sizi sürekli sömürü haline getirip farkında olamadığımız ya da çok geç öğrendiğimiz bir filmin içinde başrolünde bulur ve pişmanlıklar yaşarız. Sonuç olarak pişmanlık yaşamamak için hayır diyebilmeli ve gerektiğinde net tavrımızı ortaya koyabilmeliyiz.
Rehber Öğretmen Ulaş AKDENİZ