Giyimine kuşamına özen gösterenler için de kullanılan bir deyimdir. Süslenmiş, şık giyinmiş kimselere, iki dirhem bir çekirdek yakıştırmasında bulunanlar, mecaz yoluyla onlara altın demiş olurlar ki, pek zarif bir nüktedir “iki dirhem bir çekirdek” sözü.
Bu yakıştırma, ağırlık ölçüsü olarak okkanın kullanıldığı eski devirlerden kalmadır. Bir okka, bu günkü ölçülerle 1238 gram tutar. Okkanın dört yüzde birine, dirhem adı verilir. Dirhem, daha ziyade hassas teraziler için kullanılan bir ölçüdür.
Ancak sarraflar, dirhemden daha hassas ölçümler için bir ağırlık birimi daha kullanılır. Buna çekirdek denir ki, toplam 5 santigram karşılığıdır. Eski devirlerin en kıymetli parası olan bir Osmanlı altını, toplam iki dirhem ve bir çekirdek ağırlığa sahiptir.
Ayrıca, kahve çekirdeklerinin hepsinin boyutları ve kütleleri eşittir. Bu yüzden kahve çekirdekleri de elmas ölçmek için kullanılırdı. Dört adet kahve çekirdeği bir dirheme eşittir.
İki dirhem bir çekirdek, İskender Pala’nın deyim ve atasözlerinin çıkış olaylarını anlattığı bakış açınızı genişletmek ve akılda kalacak küçük bilgiler öğrenebileceğiniz kitabının ismidir. Anlatımı güzelleştirmek, savunulan fikir ve düşünceyi daha etkili kalmak ve daha etkili kalmak üzere her dilde kalıplaşmış bazı sözler bulunur.
Atasözleri, dua ve temenni cümlecikleri, sövgü ve ilençler, bilmece ve tekerlemeler. Bu tür kalıplaşmış sözler arasında, dilin bünyesinde en sık rastlanılanlar ise deyimdir. Dilin bünyesinde kalıplaşmış ve kökleşmiş olarak değişmeden kullanılan deyimler, hiç şüphe yok ki anlatıma canlılık ve güç katarlar. Bu sayede düşüncelerin ve olayların muhataba daha etkili biçimde yansıtıldığı bir gerçektir.
Bazı kişilerle ilgili anılar ve hikâyeler, tarihten alınmış olaylar ve deyimlerin ortaya çıkış nedenleri arasında ön sıraları paylaşırlar. Bu bakımdan deyimlerin kaynaklarını arayıp bulmak, oldukça meşakkatli bir iştir. Bazen rastgele bir sayfada, bazen bir dipnotta, bazen de hiç ummadığınız bir el yazması sayfasında bir deyimin ortaya çıkış hikâyesiyle karşılaşmak mümkündür.
Deyimlerimizin ortaya çıkış hikâyelerini bilmenin, dilimizin kültüre yansıyan yüzüne bir renk katacağı kesindir. Umarız, bu konuda daha geniş araştırma yapacaklar için bu küçük kitap bir başlangıç olur.