Yurt dışında yapılan çalışmalar Parkinson tanısı alan kişilerin yüzde 10-20’sinin 50 yaş altında olduğunu, bunların da yarısının 40 yaş altında tanı aldığını göstermekte. Ancak yurdumuzda bu oranları ortaya koyabilecek yayımlanmış bir çalışma henüz yok. Gene Avrupa’da yapılmış bir çalışmada 40 yaş altındaki bulguların yüzde 50’sinde, 20 yaş altındaki olguların yüzde 80’inde genetik mutasyon varlığı gösterilmiş.
Parkinson hastalığı beyinde “substansiya nigra” denilen bir alanda yer alan ve dopamin üreten nöronların kaybedilmesi sonucu bu maddenin azalmasıyla gelişen bir hastalık. Beyin bu hücrelerin yüzde 50-80’ini kaybettiğinde hastalık bulguları ortaya çıkar. Parkinson toplumda binde 2-3 oranında görülür, ancak bu oran 70 yaş üzerine çıkıldığında yüzde 0.5-2 arasına ulaşır.
Hareketlerde yavaşlama, yüz mimiklerinde donuklaşma ve “maske yüz” diye ifade edilen görünüm, vücudun bir yanında istirahat halinde ortaya çıkan “para sayar” tarzda titreme, küçük adımlarla ve öne eğik yürüme ilk göze çarpan belirtiler. Titreme genellikle ilk bulgu olarak ortaya çıkmakta; el ve ayakta, bazen de çenede olabiliyor.
Erken veya geç yaşta ortaya çıkan Parkinsonda hasta ne kadar erken tedaviye başlarsa, yaşam kalitesi de o oranda artıyor. Ancak genelde Parkinson ileri yaş hastalığı olarak bilindiğinden, genç hastalarda tanı gecikebiliyor. Bu da tedavi başarısını olumsuz etkiliyor.