Hayat dediğimiz sadece yaşadıklarımız kadar sınırlıdır. Daha fazlasını tecrübe edemez, öğrenemez ve bilemeyiz ama anlayıp hissedebiliriz. Hissedebildiğimiz kadar da etkilenir ve üzülürüz. Gerçekler daima acıdır insanın içini bir kor gibi yakar çoğu zaman. Günümüzde kadın olmak, çocuk olmak hatta çocuk yaşta kadın olmanın ne kadar acı verdiğini ben de yaşamadığım bir acıyı hissetmeye ve anlamaya çalışıyorum.
Bugün en çok istismar edilen nedir? Kimdir diye sorsanız, hemen hiç tereddüt etmeden “kadınlarımız, çocuklarımız” diye cevap veririm. Kadınlarımız her devirde, devamlı sömürü vasıtası olmuş, insan yerine konulmamış, ikinci planda tutulmuştur. Örneğin, Roma kanunlarında köle olarak kabul edilirdi kadın. Vatandaşlık hakkından mahrumdu. Ona, herhangi bir ev eşyası gibi bakılır ve ev eşyası gibi de alınıp satılırdı. Ne kadar çağdaş olduğumuzu söylesek de değişen hiçbir şey yok. Kıyaslama yaparsak bütün erkekler için aynı şeyi söylemek doğru olmaz ama genelde erkeklerin kadınlara, çocuklara bakış açısı hep aynı.
Kadınlarımız, cinsel bir obje gibi görülmektedirler. Tecavüzler, dayak vs. Çocuk yaşta zoraki yapılan evlilikleri yakın çevremizde görmesek de muhakkak güncel medyada dikkatimizi çekmekte ve gazetelerde okumuşuzdur. Çağ dışı bir yöntem olan başlık parasıyla evlendirme işi ne yazık ki, günümüzde halen devam etmekte. Doğuda para ve berdel karşılığı çocuk yaştaki kadınlarla evlenen, babası dedesi yaşındaki adamların bu hareketi sapıklık mı? kendini ispatlamak mı? Ama hangi ruh sağlığı içerisinde olduğunu bilmememle beraber adını da koyamıyorum.
Türkiye’de erken yaşta evlilikler en çok Şanlıurfa, Diyarbakır ve Batman’da görülmektedir. Araştırmalara göre; Batman, Diyarbakır ve Şanlıurfa başı çekmekte. Çocuk yaştaki evlilikler imam nikahı ile yapılıyor, resmi kayıtlarda yer almıyor. Gerçek rakamlar da bilinmiyor.
Çocuk evlilikleri sanıldığının aksine yalnızca Güneydoğu’da değil, Türkiye’nin batısında da gerçekleşiyor. 10 ile13 yaşındaki çocukların, minik ellerinin kalem, kitap tutması, sokaklarda doyasıya ip atlaması, yaşıtlarıyla beraber bebekleriyle oynaması gerekirken küçük yaşta töre kurbanı oluyor. Aile zoruyla para karşılığı dedesi yaşındaki adamlara satılan bu çocuklar, henüz regli olmamış, göğüsleri çıkmamış gerdek gecesinin ne olduğunu bilmeyen bir çare çocuklar. Kapkaranlık bir gecede korku ve dehşet içinde gerdeğe girmeye zorlanılıyor. Bu savunmasız bir çare çocuklar ailelerine boyun eğmedikleri gibi törelerine de karşı çıkamamaktadırlar. Ölüm korkusu yaşamakta, öldürülmekten korkmaktadırlar.
Çocuk yaşta evlenenler, genellikle ikinci ya da üçüncü eş oluyorlar. Evlenmeye zorlandıkları adamların ya çocukları olmamıştır, ya da erkek evlat sahibi olamadıkları için çocuk yaştaki bu çocuklarla evlenmeyi kendilerince marifet sayıyorlar. Bu çocukların bir de ruhsal yönden yaşadıkları travmalar. Bir düşünün henüz kendileri çocuk yaştayken, istemedikleri, dedesi yaşındaki adamdan çocuk sahibi olduklarını.
Toplumumuzda bu tür evlilikler hoş görülmediği kadar da kimse tarafından da ses çıkartılmıyor. Bu nasıl vicdandır? Nasıl bir ahlak anlayışıdır bilinmez elbette.