Yapılan araştırmalar, babalık rolü anlayışında bir değişim yaşandığını gösterse de erkeklerin yüzde 20-25’nin babalığı, meslekleri ve aileleri arasında bir denge bulmaya çalışarak yaşadığını gösteriyor. Kadın biyolojik yapısı, beyni ve üreme organları ile anneliğe hazır. Babalar ise aynı biyolojik donanıma sahip değil. İki haftalık lohusa annelerle yapılan çalışmada, annelerin çocuklarına baktıkları zaman, beyinlerinde en fazla endişe, kaygı ve risk saptamayla ilgili bölgelerin çalıştığı gözlenmiş.
Yani annelerin koruyuculuğu, hassasiyeti ve kolaycılığı sanki beyinlerinde programlanmış. Aynı çalışmada erkeklerin bebeğe öylece baktıkları belirlenmiş. Bu durum erkeklerde 6 ay sonra değişmeye başlıyor. Ve özellikle çocuğuyla daha çok zaman geçiren, bakımını yapan kişilerde babalık rolü yerleşiyor.
Yani babalık, çocuğunu kucağına alır almaz hissedilen bir duygu değil, geliştirilen bir duygu. Bu nedenle, erkeklerin hızlıca babalık rolüne ısınmaları için; ilk etapta hamilelik sürecini eşiyle paylaşmaları, dayanma kapasitelerine göre doğum anında eşlerinin yanında olmaları, doğumdan sonra çocuğun günlük işleriyle uğraşma sürelerini arttırmaları, altını değiştirmeleri, banyosunu yaptırmaları, mamasını yedirmeleri, uyumasına yardımcı olmaları fayda getiriyor.