İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kamil Adalet, kalp ritm bozukluğu hastalığına karşı Türkiye’de ilk kez artic balon ablasyon yönteminin fakültede uygulanmaya başlandığını vurgulayarak, 5 yıl önce kalp ritm bozukluğu tanısı konulan Tayyar Kaleli adlı hastayı uyguladıkları bu yöntemle sağlığına kavuşturduklarını söyledi.
Tedavi sürecinde ilaçlar yetersiz gelmeye başlayınca hastanın tedavisine artic balon ablasyonla devam edilmesine karar verdiklerini anlatan Adalet, hastaya uygulanan tedavinin hayati olduğunu belirtti. Adalet, halk arasında kalp ritm bozukluğu olarak bilinen atriyal fibrilasyon hastalığının kalbi dakikada 300, hatta bazen 600 vuruma çıkardığını kaydederek, ”Tayyar Kaleli’ye artic balon ablasyon yapmasaydık, hastanın kalbinde pıhtı oluşup beyne atma durumu olabilirdi. Bu durumda da hasta, hayatını aniden kaybedebilirdi. Kalbin ritm bozukluğu nedeniyle yorulması kalbin büyümesine ve kalp yetersizliğine de yol açıyor. Kalp yetersizliği de ölüme giden bir süreç” diye konuştu.
KALP RİTM BOZUKLUĞU TEDAVİSİNİN ÜÇ AMACI VAR
Hastalığın tedavisindeki bu amaçları, ”Hastanın çarpıntı başta olmak üzere şikâyetlerinin azaltılması veya ortadan kaldırılması, kalp ritminin yeniden bozulmamasının sağlanması ve felcin önlenmesi” olarak açıkladı.
Kalp ritm bozukluğu hastalığının tedavisinde gelinen son teknolojik gelişmenin ”artic balon ablasyon” olduğunu belirten Adalet, bu metodda hastalığın ortaya çıkmasına neden olan alanların özel bir balon kateter ile soğutulduğunu kaydederek, şöyle konuştu:
“DEVRİM NİTELİĞİNDE BİR YÖNTEM”
”Daha önce akciğer toplardamarlarının etrafı bir daire oluşturacak şekilde nokta nokta defalarca ısıtılmakta ve bu işlem saatler sürebilmekte idi. Arctic balon ablasyon yönteminde ise özel bir balon katater pulmoner toplardamarın ağzına yerleştirilerek eksi 50-60 dereceye kadar 5 dakika soğutulduğunda 1-2 kerede işlem tamamlanabilmektedir. Bu suretle pulmoner venlerin sol kulakçıkla elektrik irtibatı kesildiğinden kalp ritm bozukluğu AF atakları da büyük bir oranda ortadan kalkmaktadır. Hasta birkaç gün içerisinde işine dönebilmektedir. Bu niteliği ile söz konusu tedavinin devrim niteliğinde olduğu söylenebilir.”