Datça, Akdeniz ile Ege denizini buluşturan 235 km.lik sahil bandında, pırıl pırıl, masmavi, akvaryum niteliğinde, 52 irili ufaklı koya sahiptir. Büyük yerleşim merkezleri ve sanayi tesisleri olmayan ilçemizin havası kadar denizi de olağanüstü temizdir. İlçemizde 7 mavi bayraklı plaj bulunmakta ise de diğer tüm noktalarda da aynı gönül rahatlığı içinde deniz keyfi yaşamak mümkündür.
İlçe merkezinde ve yakın bölgelerindeki köylerde bulunan tertemiz plajlar ve koyları ile Datça tam bir Akvaryum cennetidir. Tertemiz sularında ve mavi bayraklı koylarında deniz keyfi bir başka çıkıyor. Datça’ya yolunuz düşerse Eski Datça’yı mutlaka görmelisiniz. Adının Eski Datça olduğuna bakmayın.Datça’nın üç mahallesinden en düzenlisi ve son yılların gözde mekanlarının yer aldığı yer aldığı bir yer burası.Eskiliği ilk yerleşim yeri ve yıkılmış eski binaların yoğunlukta olması.Şimdi o yıkıntılar tek tek ayağa kaldırılıyor ve el yakan paralarla satışa sunuluyor.En fazla iki katlı olan eski Datça evleri,bir sanat ürünü taş işçiliği ve begonvillerle süslü dar sokaklarla görsel bir zenginlik kazandırmış.
Knidos M.Ö.4. yüzyılda ticari nedenlerle Tekir Burnu’na taşınır.Hippodamus planına göre kurulan şehirde birbirinden güzel tapınaklar,kutsal alanlar,tiyatrolar ve görkemli binalar yapılır.Çok sayıda bilim adamı ve sanatçı yetişir.Tarihin ikinci büyük ve önemli tıp okulu Knidos’ta açılır.Heykeltraş Praksiteles tarafından çıplak olarak yapılan güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit Heykeli’nin güzelliği dillere destan olur.Sadece bu heykeli görmek için uzak diyarlardan Knidos’a ziyaretçi akını başlar
Datça’nın bitki zenginliği antik çağlardan beri biliniyor. Knidos’un bir tıp merkezi olmasında bu özelliğinin de önemli rol oynadığı açık. İklim özellikleri Flora zenginliğinin başlıca nedeni. Datça florası denilince akla öncelikle badem geliyor. İster baharın çağla bademi, isterse sonrasının badem içi düşünülsün fark etmiyor. Datça bademi her ikisinde de söz sahibi.
Kızlan yöresinde,Marmaris yolu kenarında,gelip geçerken gördüğümüz, umudunu kesmiş, biraz yorgun ve biraz küs duran, kollarından kesip rüzgarlarından ettiğimiz yel değirmenleri. Bu değirmenlerden bir tanesi Datça Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından restore edilerek turizmin hizmetine sunulmuştur
Zeytin ağacının heybeti,bütün ağaçların en asili oluşu henüz tarihin bile hesaplanamadığı zamanlardan gelişinden olsa gerek. Zeytin meyvesinin suyu olan zeytinyağı, suyunu, rüzgarını aldığı her bölgede farklı lezzetler ediniyor. Datça’nın sarıdan yeşile dönüşen altın sıvısının lezzetine diyecek yok. Ege ve Akdeniz kıyılarımız,bu kıyıların bin bir güzellikteki koyları, körfezleri bugün mavi yolculuğun odak noktalarını oluşturmaktadırlar. Mavi yolculuk süresince doğal güzelliklerle bütünleşen antik kalıntılar ve anıtlar da onun doyum olmaz süsü oluyor. Mavi Yolculuk ismi Sabahattin Eyüboğlu’nundu.Yolculuğa niçin mavi dediğini ise ancak bu yolculuk sona erdikten sonra iyi anlaşılabilir
Deniz ve Gök masmavi bu yolculuk boyunca,hem de mavinin her tonunda.Datça;doğal kumsalları,denizi ve güneşi ile kendini dünya turizmine hazır hisseden, her yönüyle bakir bir yarımadadır. Datça bademi Türkiye’nin en lezzetli bademidir. Nurlu’su, Ak’ı,Kababağ’ı, Dedebağ’ı, Sıra’sı ve Diş’iyle çeşit çeşit badem bulunuyor. En kalitelisi Nurlu, en kolay yeneni kabukları ince olan Diş’li bademdir. Bademin dış kabukları yeşil ve taze iken yenilenine Çağla denir.Latince ismi Prunos Amygdalus ve Prunusdulcis’dir. Biri tatlı diğeri acı badem olup, fosfor, çinko, bakır, kalsiyum, demir ve özel yağlar içerir.Besin değeri çok yüksek olan ve eczacılıkta bir çok alanda kullanılmaktadır. Datça bademi şu anda dünyanın en iyi bademi olarak kabul edilmekte olup, ikinci sırada Amerikan bademleri gelmektedir.