Adnan Berk OKAN;Atatürk’ün Kız kardeşi Ergenekoncuydu..Bir dakika bir dakika!…
Öyle hemen başlığı okuyup yorum yazmak yok…Sözüm de sadece birkaç “önyargı kumkuması”na, herkese değil…Yazıyı sonuna kadar okuyun ondan sonra deyin diyeceklerinizi…
O halde başlıyorum…Önce, Atatürk’ün en yakın arkadaşlarından Org. Kâzım Özalp’in, “Atatürk’ten Anılar” isimli kitabından bir alıntıyı aklımda kaldığı kadarıyla anlatacağım…
Atatürk, Hatay’ın Fransızlardan alınıp, Türkiye’ye bağlanmasını çok istemektedir çünkü Hatay, Petrol bölgesinin Akdeniz’e açılan tek kapısıdır…
Ama…
Celâl Bayar Hükümeti, Hatay konusunda pek isteksizdir…
Atatürk kafasına koyar…
Öyle bir olay çıkaracaktır ki başta Hükümet olmak üzere Türk ve hatta Avrupa kamuoyu Hatay konusunu tartışmaya açacaktır…
***
Bir gece yanında kız kardeşi Makbule Hanım ve 20 arkadaşı olduğu halde Karpiç Lokantası’na gider…
Masada bulunanlardan biri de Org. Kâzım Özalp’tir…
Lokantada Türk işadamlarından başka yabancı müşteriler de vardır…
Atatürk yüksek sesle, Hatay konusunu ve hükümetin tutumunu tartışmaya açar…
Hatta lokantadaki müşterilerin de tartışmaya katılmaları için tahrik edilmelerini bizzat ister…
Eleştiriler hükümetin aleyhindedir…
Bayar Hükümetini en çok eleştirenlerden ve daha etkin kararlar alıp uygulamasını isteyenlerden biri de Makbule Hanım’dır…
Masadakiler ve yabancı – yerli bütün müşteriler, Makbule Hanım’ın hükümete yönelik eleştirilerine destek verirler…
Atatürk bu tartışma sürecinde fikir beyan etmese de, kız kardeşinin söyledikleri başta olmak üzere hükümet aleyhinde yapılan bütün eleştirilere “destek” veriyormuş gibi bir tavır sergiler…
Bu arada Makbule Hanım silâhını çıkarıp havaya iki el ateş eder…
Atatürk, hükümete yönelik olduğu açıkça belli olan bu protestoya sesini çıkarmaz…
Az sonra müşterilerden iki kişi daha silâhlarını çıkarıp havaya ateş ederler…
Makbule Hanım’a “destek”, Bayar hükümetine ise eleştiri anlamını taşıyan bu harekete de ses etmez Atatürk…
Böylece, hükümetin Hatay konusunda pasif kaldığı görüşüne zımnen destek verdiği düşünülür…
O gece Ankara polisi olaya el koyar…
Ateş edenler hakkında soruşturma başlatılır ve şimdi dikkat!…
Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanım ve diğer iki müşteri, meskûn mahalde silâh kullanmak suçlamasıyla göz altına alınırlar…
“Atatürk telefon eder, serbest kalırlar” diye mi düşündünüz yoksa?..
Hayır…
Atatürk hiç kimseye “kız kardeşimi bırakın” telefonu etmez…
Bu göz altılara “itirazı” da olmaz…
Ancak…
Tutukluları ziyaret için karakola giderken görüşlerini açıklar:
“Polis görevini yapmaktadır ancak silahla havaya ateş edenler de Hatay konusunda hassas davranmakta haklıdırlar zira Hatay, Türkiye için çok önemlidir ve fakat hükümet bu önemliliğin farkında değildir”…
***
Değerli dostlarım…
Org Kâzım Özalp’e göre Atatürk’ün, yanına kız kardeşini ve kalabalık bir gurubu alıp Karpiç’e gitmesi daha “önceden plânlanmış” bir harekettir…
Özalp bunu nasıl anladığını şöyle anlatır:
“Sonradan öğrendiğime göre Atatürk yanında oturmakta olan eşime, ‘Hanımefendi bir silâh da siz atar mısınız?” diye sormuş. Bizim Hanım, ‘Paşam ben daha elime silâh almadım’ diye cevaplandırdığında, “Pekala, gerekirse sizin çocuklarınız silâh atarlar” demiş”…
***
Diyeceksiniz ki; “Bu olayın neresi Makbule Hanım’ın Ergenekoncu olduğunu gösterir?”
Söyleyeyim:
Unutmayınız ki TSK, Atatürk’ün nerede ve nasıl stratejik davranılacağına ilişkin yaşadığı her olayı kare, kare ve ezbere bilenlerin kurumudur…
Atatürk’ün gerektiğinde “kız kardeşini bile tutuklatabilecek kadar aklî” davrandığını bilmeyen tek bir teğmen yoktur TSK’da…
Onun için, Ergenekon Davasına “basit bir darbe hazırlığı” gözüyle bakanları hep uyarıyorum…
Hele bir bekleyin…
Acele etmeyin…
“Türkiye bağırsaklarını temizliyor” gibi tiksini verici örneklere de baş vurmayın…
Seçime beş kala Silivri boşalır da bütün tutuklamaların hükümetin baskısıyla yapıldığına dair bir haber bombardımanı başlarsa, bunun sandığa nasıl yansıyacağını hesaplayın sadece…
Ve…
Yargılamaları sükûnetle izlemekle yetinin…