Uluslararası finans çevrelerinin yayın organı olarak bilinen Wall Street Journal gazetesi, Erzincan başsavcısının tutuklanmasının, Ortadoğu’nun tek demokrasisi olan Türkiye’de laiklerle dindar muhafazakar hükümet arasındaki güç mücadelesini alevlendirdiğini öne sürdü. Gazete ayrıca “AKP’nin laik yasaların geleneksel koruyucusu olarak görülen cumhurbaşkanlığına talip olduğu 2007 yılından beri Türkiye’de dinci ve laik elitler arasında kansız ve sanal bir iç savaş yaşanıyor” yorumunu yaptı.
Gazete, Erzincan başsavcısının, hükümete muhalif kesimler tarafından AK Parti’nin muhalifleri susturma girişiminin bir parçası olarak görülen Ergenekon davasıyla bağlantılı olarak tutuklandığını öne sürdü.
Wall Street Journal, Başsavcı Cihaner’in tutuklanmasının AK Parti ile Anayasa’yı korumakla görevli yargı kesimi arasında uzun süredir devam etmekte olan savaşı yeniden alevlendirdiğini savunarak, “Birçok AKP muhalifi, İslamcı bir kökene dayanan hükümete karşı modern Türkiye’nin laik kurumlarının son savunma hattı olarak görülen Anayasa’nın delik deşik edildiğini düşünüyor. Erzincan Başsavcısı’nın tutuklanması, Ortadoğu’nun tek demokrasisi olan Türkiye’de laiklerle dindar muhafazakar hükümet arasındaki güç mücadelesini alevlendirdi” diye yazdı.
Savcı Cihaner’in tutuklanmasının borsayı etkilemediğini savunan gazete, “Analistlere göre yatırımcılar çatışmanın daha fazla tırmanmayacağına inanıyor” ifadesine yer verdi.
Wall Street Journal, Türkiye’de yargı mekanizmasıyla AK Parti arasındaki çekişmenin derin kökleri olduğunu öne sürerek şöyle devam etti: “AKP’nin laik yasaların geleneksel koruyucusu olarak görülen cumhurbaşkanlığına talip olduğu 2007 yılından beri Türkiye’de dinci ve laik elitler arasında kansız ve sanal bir iç savaş yaşanıyor. Abdullah Gül’ün adaylığı önce Meclis’te engellendi. Ordu hafif örtülü bir online tehditle Gül’ün adaylığına müdahalede bulundu. Hükümet de buna seçimle cevap verdi ve tartışılmaz bir zafer kazandı. Hükümet o günden itibaren saldırıya geçti. Savcılar 2007’de, Ergenekon olarak bilinen darbe girişimi iddialarına karşı inceleme başlattı. Bu girişim, Türkiye’de darbelerden ve seçilmemişlerin müdahalesinden endişe duyan Avrupa Birliği’nin başlarda desteğini de aldı. Ancak dava, generallerden laik gazetecilere ve akademisyenlere kadar yüzlerce kişiyi de kapsayarak iyice şişti.”