Bir arkadaşımın doktor babası anlatmıştı. Bir klinikte çalışıyormuş ve hiç abartısız her Gün yaşlı bir çift muayene olmak için geliyormuş. Tabi kovmak olmaz, her gün muayene ediyor, ilaçları bittikçe yeni reçeteler yazıyorlarmış. Bir gün yaşlı teyze yalnız gelmiş. Klinikteki herkes şaşırmış. Merakla sormuşlar. Teyzenin cevabı: “Amcanız bugün biraz hasta, o yüzden gelemedi.
Muayeneye gelen hastalar beni potansiyel damat olarak mı görürler bilinmez ancak kontrole daima süslenmiş, püslenmiş, bayram çocuğu kılıklı bir hanımla gelirler. Önceki gün yaşlı bir teyze kontrole torunuyla birlikte geldi. Torun yeni gelin gibi göz süzdü, bilindik tavırlar… Bu durumu diğerlerinden ayırıp beni dumur eden kısım şöyle gelişti: Torun masadan bir Kağıt aldı, üzerine adını ve Telefon Unu yazıp bana uzattı, “Acil bir şey olursa ararsınız” dedi! Nasıl yani? Acil bir şey olursa siz beni arayacaksınız! Benim sizi aramam için nasıl bir aciliyet olabilir?
Doktor bir arkadaşım anlatmıştı;Bir adam on yaşlarındaki çocuğunu nefes darlığı çektiği için muayeneye getirmiş. Tetkiklerden sonra nefes borusuna baskı yapan bir tümör tespit edilmiş. Heyet halinde çocuğun babasına durumu anlatmışlar. Adam sonuna kadar sakin sakin dinlemiş. Bizimkiler de meseleyi anlatabildikleri için sevinmişler. Adam birden, “Yani şimdi pekmezi kaynatıp içirsek açılmaz mı?” diye sormuş.
Yoğun bir muayene gününde hastanın biri, “Doktor bey sanırım Kuş Gribi oldum” dedi. “Yanlış yere gelmişsiniz, dahiliyeye gidin lütfen” dediğimde, “Yok yok doktor bey, ben doğru geldim, kuş gribi derken şey işte, benim kuş, minik kuş yani, şey, artık yapamıyorum da…” gibi şeyler söyledi. Pes yani!
Bir doktor gözüyle yurdumdan insan manzaraları. Tüm hastalar acildir, üç yıldır dizi ağrıyanlar dahil! Acil olmayanların mutlaka yetişmeleri gereken otobüs, evde kalmış bebek gibi mazeretleri vardır. Hemen hemen tümünün ayaktan girip kafadan çıkan, tıp fakültesinde bize anlatılmamış tarzda ağrıları vardır. Çoğu, “Bak beni eyi muayene et ha!” der. Genellikle siz reçeteyi kapatınca birden asıl rahatsızlıklarını hatırlarlar.
Bir doktor olarak en çok zoruma giden şey başka bir doktora vizite ücreti ödemektir. En çok hoşuma giden şey başka bir doktorun bana vizite ücreti ödemesidir. En çok sinirlendiğim şey ise hastaların bir kez vizite ücreti ödedikten sonra onlarca kez ücretsiz kontrol muayenesi istemesidir.
Doktorum. Tüm gün çalıştıktan sonra eve geldiğimde iki veya üç hasta komşu ile karşılaşıyorum. Genelde bu durumu sakin karşılayıp yadırgamıyorum. Çünkü bizde “Bedava mezar bulsa yatar” psikolojisi var. Ortamda bi doktor varken mutlaka bi hastalık bulunur, bulunmasa da uydurulur ve check up’tan geçilir. Ama geçen gün gelen komşumuzun, karın ağrısını araştırmak üzere gaita (kaka) analizi yaptırması gerektiğini söylediğimde, “Ben senin tuvaletine yapayım, sen ordan alıp hastanede tahlil yaptırırsın” demesi üzerine artık sakin karşılamamam gerektiğini anladım. Ama bu kadar da olmaz ki!