Bazı insanlar vardır. Onlarla birlikte olmaktan mutlu olursunuz. Paylaştığınız her şeyin bir anlamı vardır. Nerede olursanız olun aklınıza geldiklerinde yüzünüzü bir gülümseme kaplar, ve “keşke yanımda olsaydı” dersiniz. Öyle bir özlemdir ki bu, onun yerini kimse dolduramaz.
O dosttur, candır, sevdadır, gözyaşıdır, kahkahadır, özlemdir, o bir tanedir. Bir gün şu veya bu nedenden dolayı ayrı düşersiniz… Ararsınız bulamazsınız… Sorarsınız yanıt alamazsınız. Kim bilir neler yapar. Belki de işi çoktur. Onu bulamamak içinizi acıtır.
Bir şeyler yavaş yavaş sizi huzursuz etmeye başlar. Kimselere anlatamazsınız. İşte o zamanlar pişmanlıklar başlar. Ben ne yaptım… “Onu kırdım mı” diye düşünürsünüz. Belki de o sizi kırmıştır. Hiç beklemediğiniz bir anda, söylediği bir söz sizi yaralamıştır.
Yine de ondan vazgeçmezsiniz. Onun yeri kalbinizin, yaşamınızın bir yerinde hep sizinledir. Onsuzluğu kabul etseniz de, çılgınlar gibi özlersiniz. O yeri dolmayan, unutulmayan bir anne, baba, evlat, dost, bir sevgili olabilir. İşte yaşamak acısıyla, tatlısıyla.
Gerçek şu ki, biz bazı şeyleri ertelemek için elimizden geleni yapıyoruz. Ama hiçbir şey tek taraflı olmuyor. Düşünüyorum da, acaba yalnızlık daha mı iyi diye… Yüzeysel bir hayat, etliye, sütlüye karışmadan yoluna devam etmek…
“Asla ben yapamam” diye yazacaktım ki, bir baktım tek başımayım… İşin şakası bir yana, ne olursa olsun, bizim için önemli olan kişileri kaybetmemeye bakalım.. Onlarsız bir yaşam çekilemez. İster yanımızda olsunlar, ister uzaklarda. Var olmaları bile bize güç verir.
“YALNIZLIĞIMDA BİLE SEN VARSIN… VARLIĞIMIN DEĞİL AMA, YOKLUĞUMUN FARKINDASIN”
ZEREN DAĞDEVİREN
Her gününüz dünden daha iyi olsun…