İzmir’in Kemalpaşa İlçesine bağlı, 250 haneli yemyeşil bir doğada yer almış NAZAR köyü…
Nazar köyü, 2-3 yıldır görmeyi çok istediğim bir yerdi. Bu yıl (2018) Mayısın ilk haftası arkadaşlarımla gitmek kısmet oldu. Ve tesadüfen bir festivalin içinde bulduk kendimizi. Ege Bölgesinden katılan sanatçıların gösterilerini izledik, şarkılar dinledik. Yemeklerinden tattık. Mevsimin ilk kirazlarını dallarından koparıp yedik.
İlk molamızı, köyün ana caddesinde, hediyelik eşya satan dükkanları gezdikten sonra kahve ve çeşitli yöresel yemekler sunan bir aş evinde verdik. Bu mekan bir aile işletmesiymiş. Herkesin bir görevi varmış. Kapıda bizi yöresel giysileri ile karşılayan Erdal Duman ile yaptığım konuşmada, satılan hediyelik eşyalar, yemekler ve diğer hizmetlerin de bütün köy halkının çalıştığını, dışarıdan yardım almadıklarını, her şeyi el birliğiyle Köy halkının üslendiğini ve geçimlerini bu şekilde kazandıklarını anlattı. Hemen hemen herkes akrabaymış. Erdal Duman’a gösterdiği misafirperverlik ve verdiği bilgiler için teşekkür ederim.
Mis gibi kokan sokakları, kiraz, zeytin ağaçları, güler yüzlü insanları… Günümüze, gönlümüze bir armağan oldu. Nazar köyünün tanınmasında en önemli etken, orada doğup, büyümüş nazar boncuğu yapan ustaları. Yurdumuzda ve dünyada yaptıkları, benzeri olmayan nazar boncukları onların eserleri.
İbrahim Yıldırım, Boncukların Efendisi
Sizleri bilmem ama, ben yıllardır düşlediğim bir şeyin gerçek olması durumunda, çok heyecanlanır, bir an önce ona kavuşmak, görmek için aklımdaki her şeyi siler, yalnız ona odaklanırım. Nazar köyüne gitmemin en önemli nedeni de, boncuk ustalarını tanımak ve konuşmaktı. Arkadaşlarımdan izin isteyip, adeta koşa koşa aldığım adrese doğru giderken, boncukları ve onlara hayat veren kişileri görmek için sabırsızlanıyordum.
Dar bir yoldan, tepeye doğru çıktığımda, Boncuk Atölyesinin kapısını gördüğümde işte bu durumdaydım. Kapıdan içeri girdiğimde, geniş bir avluda buldum kendimi. Bir köşede el emeği, göz nuru yapılmış boncuk objeler sergilenmişti. Gelen konukların oturması için yerler hazırlanmıştı. Bir masada, semaverde hazır olan çayın kokusu, büyük bir kasede kesme şekerler, çay bardakları servise hazır bekliyordu. Tam karşımda büyük bir demir kapının ardında, ortada yer alan fırınların sıcaklığı, alevleri… “İşte düşlediğin yer burası” der gibi beni içeriye çağırıyordu.
Ustalar ocakların başında eserlerini yapmaya başlamışlardı. “Kolay gelsin” diye başlayan konuşmama, “Hoş geldiniz” yanıtını alırken, genç bir adam yanıma geldi ve kendini tanıttı. “İbrahim Yıldırım, Atölyeme hoş geldiniz” İçimden işte dedim Boncukların Efendisi… Bir süre fırınların başında, bana boncuk yapımı hakkında bilgiler verdi.
Avluya çıkıp çaylarımızı yudumlarken, konuştuk, dertleştik. İbrahim Yıldırım, 39 yaşında, 27 yıldır boncuk imalatı yapıyormuş. Duygularını renklerle, şekillerle anlatıyormuş. Üniversitelerde konuk olarak dersler vermiş. Öğrencileri olmuş. Beykoz Riva Öğümcük köyünde fırın yapmış (bu fırın hala üretim yapıyormuş). Şovlar yapmış. Bilgilerini ilgilenenlerle paylaşmış ve paylaşmaya devam ediyormuş. “Yurtdışına satış yapıyor musun” diye sorduğumda, verdiği yanıt beni şaşırttı.
Boncuk, özellikle Türk Nazar Boncuklarına yabancı ülkelerden çok istek olmasına rağmen, kendileri bu isteğe direkt olarak yanıt veremiyorlar ve satış yapamıyorlarmış. Nedeni tamamlanamayan evraklar. Çünkü istenen parayı verecek olanaklarının olmaması. Yaptıkları boncukları ancak çalıştıkları toptancılar, yurtdışına ihraç ediyorlarmış. Umarım bir gün çözüm bulunur ve emeklerini kendileri satarlar.
İbrahim Yıldırım’a verdiği bilgiler için teşekkür ederim. Sayesinde birçok şey öğrendim. Ustalarıyla birlikte, yaptıkları Nazar boncuklarında, hepsinin emeği, yüreği, imzası var. Başarılarına başarılar eklensin. Yolları açık olsun.
Nazar Boncukları arasında adeta kutsandım. Bir düşün gerçekleşmesi bu kadar güzel olabilirdi. Tanrım herkesi nazarlardan korusun…
Her gününüz dünden daha iyi olsun, Zeren Dağdeviren