Merhaba Sevgili Okuyucularım, Takipçilerim; Bazı günler beni etkileyen olaylar, fotoğraflar, sözler olur hayatımda. Ve bunları olduğunda derleyerek yazdığım, yazılarım var. Onları sizlerle paylaşmak istedim.
Adaletin bu mu dünya
Hayat bu günde oynadı oyununu. Üz bizi, yak bizi. Mutluluğumuzu çal, umutlarımızı yık. Her gün gözü yaşlı, yiğitlerimizi, şehitlerimizi, sevdiklerimizi, evlatlarımızı uğurlarken, bize bu acıları yaşatan hainleri, canileri ve yandaşlarını cezalandırma. Artık yeter… Bizi hak yolundan, sevdiklerimizden ayırma. Haberlerde aynı tavırlar, saçma sapan, ilgisiz, duygusuz konuşmalar, suçlamalar… Sonuç yok, yalan çok. Ne oldu adaletine? Yoksa sen de mi kandın, uydun, düştün bu tuzağa… Ya yanımda dur, güç ver bana. Ya da gölge etme başka ihsan istemem yaşantıma…
İyi geceler
Bazen yalnızlık iyi gelir insana. Düşüncelerini kimse bilmez. Dalıp gidersin uzaklara. Kimse kurduğun hayalleri engelleyemez. Bazen kadehlerde bulursun teselliyi, Her yudumda sindire sindire içerek. Bazen söyleyemediklerini, şarkılar anlatır sana. Bazen şiirler okur, yazarsın. Kah güler, kah ağlarsın. Özlediklerin, sevdiklerin gelir aklına… Kavuşmak zorsa, imkansızsa, bir gün gelir alışırsın, unutursun. Anlayacağın, bazen yalnızlık iyi gelir.
Tarık Akan
Tarık Akan’ın özellikle son dönemlerde oynadığı filmlerine hayranım. Bazılarını 2-3 kere izlediğim olmuştur. Kendisi ile hiç tanışmadım. Ama sevdiğim aktörlerin başında gelirdi. Bir gün Tv’de Gülşen Bubikoğlu ile birlikte rol aldığı “bizim kız” adlı filmini izlerken, o yıllarda benim söz yazdığım “dibi dibi da” adlı Yunan şarkısı, Türkçe adı “oldu olanlar” idi. Serpil Barlas yorumlamıştı. Filmin fon müziği olarak çalıyordu. Şok oldum. Çünkü hiç haberim yoktu. Bozuldum. Tabii yapacak bir şey yoktu… Ama bir taraftan da mutlu olmuştum. Çok sevdiğim bir sanatçının filminde, sanki ben de rol almışım gibi geldi. İşte benim Tarık Akan’la tanışmam, buluşmam bu şarkı ile oldu. Yeri dolmayacak, unutulmayacak bir sanatçıydı… Işıklarda uyusun. Üzgünüm.
Umurumda değil
Olanlardan, olacaklardan ne kadar sorumluyuz. Dünyaya gelirken, ya da giderken, bize soruldu mu? Bir yol var önümüzde, yürüdükçe görüyorsun, yaşıyorsun olacakları. Elinden geleni yapıyorsun da, elinden kaçanı yakalayamıyorsun bir daha… Solunda, sağında, önünde, arkanda oyunlar oynanıyor. Son sahneyi oynamak sana kalıyor. Bazen seyircisiz, bazen alkışlarla sahne açılıp, kapanıyor.
Alışamadığım bazı durumlar var. İyilikler olsun, güzel bir dünyada yaşayalım umutları, bir gün nasıl oluyor da nefrete dönüşüyor? Yaşamak için çırpınırken, gelecekte istediğimiz şeyleri kazanmaya çalışırken… İhanetler, ölümler, savaşlar niye? Sanki doymayan bir canavar kötülüğün, hırsın, acımasızlığın artmasına neden oluyor. Bir kağıt, bir kalem kaldı elimde. Yazıyorum bıkmadan. Okuyan okur anlayan anlar, kızan kızar. umurumda değil…
Müzik
Bu gün müzik dedim. Neden müzik? Müzik dinlemek, eğlenmek değildir. “Şıkır şıkır oynayan, şakır şakır bağıran yok mu?” diyeceksiniz. Var tabii… Tercih meselesi. Müziği bir başka yönüyle algılamak ve dinlemek onların ki. Aslında benim anlatmak istediğim, müziğe emek veren sanatçılar, onlar yaşamlarını, bestelere, sözlere, enstrümanlara adamış kişiler. Hiç biri çalarken, söylerken, oynamaz, kahkahalarla gülmez. Ancak duygularını yansıtır ve insanların beğenisine sunar.
İhtiyaçları vardır. İçleri kan ağlasa da belli etmezler. Hepsi sapına kadar sanatçıdır. İstedikleri anlaşılmak, alkışlanmak, desteklenmek ve unutulmamaktır. Bu mesleğe gönül vermiş bütün müzik insanlarını, sevgiyle, saygıyla alkışlıyorum…
Her gününüz dünden daha iyi olsun, Zeren Dağdeviren.