“Bize ne oluyor, nereye gidiyoruz?” diye kendimize sormaktan alıkoyamadığımız bir dönemden geçiyoruz. Ondört yıldır açılım saçılım derken, milletimizin, birilerinin kişisel arzularıyla ve tüm çözümsüzlükleriyle yavaş yavaş bitirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Güvenlik politikalarının yerin dibine girdiği, dış politikanın kendi çıkarlarımız hariç bütün dış mihraklara uyduğu ve uydurulduğu, eğitimin, ekonominin ve sosyal hayatın tüm ivediliğiyle yok edilmeye çalışıldığına şahit oluyoruz? Peki kim bu milletimin geleceğine kibrit suyu döken mihraklar?
Milletimiz, taze canların yanışına şahit olmuşken geçtiğimiz günlerde ne yazık ki, terörist köpekler ve onların zincirlerini elinde bulunduran haydutlar tarafından bir kez daha saldırıya uğradı. Milletimiz olmayan güvenlik politikasının girdabında yok edilmeye çalşılırken, (memleketteki herkesi polis yaparak güven oluşturamazsın) rejim kavgası ve anayasa sorunuyla da ayrı bir cepheden dönüştürülüyor ve dövüştürülüyor.
Bugün kendi ülkemde sokağa çıkmaya ya da bir mekanda oturmaya korkuyorsam sorunum rejim olmamalı, tercihlerim yüzünden hayıflanmamalıyım, ya da bir devlet kurumuna girerken işlerimin hallolması konusunda tedirginlik yaşamamalıyım diye düşünüyorum. Ülkemde önce yanaş sonra yavaş yavaş karşı görüşü eritirsin politikasıyla günbegün çözümsüzlükler alıp başını gitmişken ceremesini her halükarda vatandaş çekiyor.
Ben bir vatandaş olarak “batasıca ideolojilerin girdabından kurtulup ne zaman refaha ve huzura ereceğim” diye kendime sorarken, acaba seçtiğimiz vekiller kendilerine “yarın vatandaşım huzurlu ve sağlıklı bir gün geçirecek mi?” sorusunu soruyorlar mı diye merak ediyorum bugünlerde. Şehit olan polislerimizin, askerlerimizin ve vatandaşlarımızın aileleri devletim tüm önlemleri aldı ama takdiri ilahi diyebiliyorlar mı?
“Kefenimizi aldık bu yolda davamızdan dönmeyiz” diyip gittikleri bütün şehirlerde tüm emniyet ve jandarma mensuplarını görevlendiren ideolojiler, vatandaşlarımız için aynı hassasiyeti gösteriyor mu? Yılda ancak bir savaşta kaybedeceğimiz can kaybı bilançosuna karşı 2017’de ne gibi önlemler düşünülüyor? Sorular alıp başını giderken vatandaş olarak bu güzel vatan evlatlarının kaybına neden alıştırılıyoruz? (asıl merak ettiğimiz bu).
Her yıl daha da kötüye gidiyorsun canım ülkem benim sorularım, milletimin de uykusu bitmez görüyorum ki. Dilerim en yakın zamanda uyanırsın da gerçek bir tepki verirsin ekonomiye, eğitime, hukuka ve kültürüne olan darbeye karşı.
Satırlarıma son verirken bütün dostlarıma baş sağlığı diliyor ve milletimin ülkesine gerçek anlamda sahip çıkmaya davet ediyorum (tepkini mitinglerde değil sandıkta da göster).
“Milletin davası, yarınlarına olan güveni olsun…”
Hüseyin Bora Çelik, Tarih Öğretmeni.