Öğretmenliğin bir diğer adıyla eğitimciliğin üzerine birçok tanım yapılabilir aslında; sözlüklerden tutun velinin veya öğrencinin gözüyle derse giren ve branşı doğrultusunda eğitim ve öğretim veren insan mesela. Ya bizim gözümüzle tanımını hiç merak ettiniz mi bu aziz görevin? Öyleyse bir de benden duyun; “Sınıfta veya öğrencinin karşısında milleti ve vatanı için mücadele eden nefer veya gelecek mimarı” diyebiliriz.
Peki bu mimarlar sadece derse girip çıkıp akşam evine mi gider? Tabi ki, hayır öğrenci için ve devamında milleti için bir çiftçidir aslında. Elinde bir başka bakış açısıyla uzmanlık (branşı doğrultusunda) orağıyla geleceğin mahsulünü toplar veya o süreç için çetin bir savaş verir.
Geçtiğimiz aylarda Türkiye’nin vermiş olduğu “Darbe Girişimi” sınavıyla yıllardır genç beyinlerin ülke aleyhine nasıl kirletildiği okullarda ve eğitim merkezlerinde ülkesine aşık milletine hayran bir nesil yetiştirileceğine (bir kısım irticacı beyinlerin) nasıl büyük bir örümcek ağı oluşturulduğuna şahit olduk ne yazık ki, ama her şerde bir hayır vardır şiarıyla milletimizin gerektiğinde de ne derece sert bir şekilde ayağa kalkabileceğini de gördük bu vesileyle.
Şahit olduğumuz üzere eğitim ve öğretimin ne derece güçlü olduğu aşikar siz bir vatansever nesil yetiştirirsiniz ülkesini muasır medeniyet seviyesine ulaştırır. Siz bir nesil yetiştirirsiniz milletinin üstüne ateş açar, meclisini bombalar, bu kadar açık durum (öğretmenliğe itibarın hızla geri iade edilmesi zaruri bir durumdur).
Öğretmenliğin bugün her ne kadar hak ettiği saygıyı ve sevgiyi göremediğini bir eğitimci olarak belirtsem de neferlerin gardını düşürmeyeceğini ifade edebilirim. Peki bu hak ettiği saygı ve sevgi nasıl iade edilir? Sadece öğrenciden mi beklenir? Veliden mi beklenir? Ya da meslektaşlarıyla mı alakalıdır? Bunlar da apayrı bir sorulardır. Ama hepsini birleştirince ortaya tek bir cevap çıkmalı; “Milleti ve devleti için aziz öğretmenlere sahip çıkılmalı ve her halükarda desteklenmelidir”.
Sorunları olan veya mesleğini icra etmede problem yaşayan öğretmen arzu ettiği performansı gösteremez ve milleti bu konuda ciddi sorunlar yaşar. Bu konulara parmak basıp çare aramak lazım. Unutmayalım, bu devletin başındaki insandan tutun askerine, doktoruna, memuruna bütün aşamalarda yetiştiren ve geliştiren bir eğitim neferi var.
Bugün Türkiye’de her yıl binlerce öğretmen adayı okullarını bitirmekte gerek özel okullarda gerekse devlet okullarında veya özel eğitim merkezlerinde görevlerini icra etmektedirler. Bu konuda branşlarda mezuniyet fazlalılığı olduğu için iş konusunda istihdam probleminin yaşandığı da aşikardır. Genç öğretmenler aile kurmak veya kendi özgür yaşamlarını (bilhassa ekonomik olarak) sağlamak için çetin bir savaş vermektedir.
Bu konuda devletin gerekli tedbirleri ivedi bir şekilde alması şarttır. Almadığı takdirde sosyolojik problemler kendini göstermekte ve milletine yansımaktadır. Atatürk’ün milletini emanet ettiği öğretmenlerin bu ciddi problemleri aştığı takdirde işaret ettiği muasır medeniyet seviyesine ulaşacağı hakikatiyle aziz meslektaşlarımın gününü kutlar, ve bu çetin yolda başarılar dilerim.
“Vatansız nesil, nesilsiz vatan olmaz”. Hüseyin Bora Çelik, Tarih Öğretmeni.