Savaş, ekonomik ve siyasal amaçlarına ulaşabilmek için devletlerin ya da toplumsal sınıfların giriştikleri silahlı eylemdir. Bir şeyi ideoloji veya istek ve arzular doğrultusunda yok etmek amacıyla yapılır. Savaşlar İnsanların toplu olarak yaşama, kent kurma aşamasına geldikleri günden bu yana, İnsanlık tarihi boyunca, tüm İnsanlığın kabusu olmuştur.
İnsanların yaşaması için elde edilen ürünlerin paylaşımına başlandığı günden bu yana, İnsanoğlunun yakasını bırakmayan bir olgu olmuştur. Bu paylaşımı sağlayacak erkin gündeme gelme süreci, savaşların yapay nedenlerle gündeme gelmelerinin doğum tarihidir.
İnsanlık tarihinin kopmaz birer parçası olarak süren savaşlar Atatürk’ün de ifade ettiği sürece: “Savaş, zaruret olmadıkça bir cinayettir” sözünü haklı çıkarmıştır. “Tarih İnsan kanıyla yazılmıştır” ifadesi insanlığın bir becerisi olmadığı gibi acımasızlığının ve doyumsuzluğun sabit birer kanıtıdır. Aslında hepimizin arzusu Sevgiyle, şefkatle yazılması gereken tarihi kanla bulamayı bir adet bilen insanoğlu bu yaklaşımını hızla terk etmelidir.
Savaşların esasında kaçınılmaz sorunların değil yapay meselelerin ürünü olduğunu bilmekteyiz bu suretle hiçbir haklı nedene dayanmayan, kişisel duyguların doyumu için yapılmış sayısız çatışmalarda milyarlarca insan canından olmuştur. Bu günden geriye baktığımızda bize akıl dışı gelen çatışmalar, kavgalar uğruna korkunç bedeller ödenmiştir.
Dünyada barışçıl yollarla çözülemeyecek bir sorun olmadığı gibi Erich From’unda ifade ettiği sürece: “Sahip olmak eğilimindeki bir insan mutluluğu başkalarına karşı üstün olmakta, gücünün bilincine varmakta, son aşama fethetme, soyma ve öldürme yeteneklerinde bulmaktadır. Olmak ilkesindeyse mutluluk sevgide, paylaşmada, vermededir” demiştir. İnsanların çoğunluğunun “Sahip Olmak” için çabaladığı bir dünyada “Özverili, Gerçek İnsan Olmak” bu alanda insanlara örnek olabilmek için tarihsel görevler üstlenilmesi gerekmektedir.
Dünya uluslarının aslında birbirleriyle sorunları yoktur. Olmamıştır. Sorun ulusları yönetenlerin, kendi çıkarları için insanları ölüme sürüklemelerinden kaynaklanmaktadır. Savaş tamtamları çalan İnsanlık suçlularının söylemlerine ve eylemlerine karşı unutulmamalıdır ki, insanlık tarihinin her aşamasında yerküre, üzerinde yaşayan insanlara yetecek şekilde imkan tanımış zenginliklerini paylaşmıştır.
Bu suretle geleceğin devlet adamlarına bir eğitimci olarak birkaç mesajım olacaktır: “Savaşlara, silahlara harcanan para insanlığın eğitimine, sağlığına harcansa yeryüzünde sağlık, eğitim sorunu kalmaz İnsanoğlu hiçbir problem yaşamadan şimdikinden çok daha iyi imkanlara sahip olurdu.”
Toplumlar kendi soylarını ortadan kaldırarak hiçbir gelişme gösteremediği gibi hiçbir sorunu da çözememiştir. Bu suretle İnsan doğaya egemen olduğu sürece gelişmiş bilim ve teknolojiyi ona zarar vermeyecek şekilde kullandığı takdirde yaşama imkanı yakalamıştır. Bu suretle temelde günümüzün uygarlıkları bugün her ne kadar farklı bir algı oluşsa da güçlü ordularla değil, güçlü fikirlerle ilerleme şansı yakaladığımız hakikati doğrulanmıştır.
İnsanın soy, renk, dil, din, cinsiyet, siyasal ayrım gözetmeksizin insan olmaktan kaynaklanan haklarını kullanması gerekir.
İnsanların mermi değil gül attığı ve fark gözetmeksizin yarınları kucakladığı günleri görmek dileğiyle Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de ifade ettiği gibi “YURTTA SULH CİHANDA SULH”.
Hüseyin Bora ÇELİK / Tarih Öğretmeni