Çivit mavi renkte katlanan paçalardan bol paça modellere, oradan da bugünkü dar paçalara kadar gelen ve biçimi sık sık değişen kot pantolon, 20nci yüzyılın ikinci yarısından sonra moda dünyasının vazgeçilmez bir unsuru oldu. Bu pantolonun ortaya çıkışı ise tümüyle kullanışlı ve dayanıklı olma özelliğine dayanıyor.
Levi Strauss kot pantolonun yaratıcılarından biri olarak görülüyor. İlk kot pantolon 1873’te, California’daki Altına Hücum devrinin hemen ardından üretilmişti. İnternet sitesindeki bilgilere göre Almanya’nın Bavyera bölgesinde doğan Strauss 1853’te New York’tan San Francisco’ya taşınıp bir toptancı dükkanı açıyor.
Jacob Davis adlı terzi müşterisi yeni tasarladığı bir pantolonun satışını yapacak bir iş ortağı aradığını söylüyor. Erkeklerin iş pantolonunu ekleme noktalarını perçinle tutturarak daha sağlam kılan bu tasarımın patenti 1873’te Jacob Davis ve Levi Strauss A.Ş’ye veriliyor. Böylece iş kıyafeti alanında yeni bir giysi ve ilk kot pantolon ortaya çıkıyor.
Fransız köken
Kot pantolonun kumaşı denim ise Fransa’nın Nimes kentinden adını alıyor. Bölgenin orijinal adı Serge de Nimes Amerikalıların ağzında denim haline gelmiş. Bu bölgeye özgü çivit mavisi özel dokuma pamuklu kumaşlar 19. yüzyılda Cenovalı gemicilere pantolon yapımında kullanılıyor. Kot pantolonun İngilizce karşılığı olan jeans kelimesinin de Cenova’nın Fransızca adı Gênes’ten kaynaklandığı sanılıyor.
Levi’s marka kot pantolonların 1886’da oluşturulan marka etiketinde resmedilen iki at arasında çekilen pantolon dayanıklılığın simgesi olarak kullanıldı. XX modeldeki 501 rakamı ise 1890’da üretilen pantolonun parti numarasını temsil ediyordu. 1901’deki modele iki arka cep, 1922’dekine ise kemer köprüleri eklenmişti. Taklitlerinden ayırmak içinse 1936’da da cep üstündeki kırmızı şerit eklendi.
Hollywood’da kovboy filmlerine ilginin artması 1930’larda kot pantolonun temel giysiler arasına girmesine neden oldu. Yine Hollywood’un etkisiyle 1950’lerde James Dean gibi asi genç sembolünün yaygınlık kazanması sayesinde kot pantolon gençlerin kültürünün bir parçası haline geldi. Gençlerin kendi arasında kot pantolon için jenes kelimesini kullanması 1960’ta Levis’i de reklamlarında bu kelimeyi kullanmaya yöneltti.
Otantik görünüm
Bugün Japonlar, geleneksel yöntemlerle ürettikleri yüzde 100 pamuk dokuma denim kumaşlarla dikilen kot pantolonları orijinal kot olarak ifade ediyor. Amerika’daki denim dokuma fabrikaları ise artık maliyeti daha düşük olan modern makineler kullanıyor.
Elastik liflerin denim kumaşla birlikte kullanımı modacıların deyimiyle modaya kullanım kolaylığı getirdiği gibi kot pantolonun da moda dünyasındaki yerini güçlendirdi. 2000’li yıllarda jegging (jeans ve legging) dönemine geçildi.
Modacılar sürekli olarak farklı şirketlerle ortaklığa gidip yeni teknolojileri deniyor. Plastik şişelerin geri dönüşüm yoluyla kullanımını içeren ve Cone Touch adı verilen kumaşlar bu alanda atılan en son adımlardan biri. Fakat modacılar sürekli olarak geleneksel pamuklu denim görünümünü korumayı gözetiyor.
Fakat bu kumaşa eskimiş görüntüsü vermek dokuma sektörünün çevreye en fazla zarar veren etkinliği olarak biliniyor. İspanya’nın Valencia kentindeki Jeanologia adlı şirket ise kot pantolonlara iki saat içinde otantik görüntü veren yeni bir teknoloji kullanıyor. Bu çabanın ardında yatan neden ise kot pantolonun giyildikçe kişiye özgü renk ve biçim kazanması ve insanların aldıkları yeni kot pantolonlarda bile sürekli olarak alıştıkları bu görünümü araması güdüsü.
Dünyada yıllık kot pantolon üretimi beş milyarı aşıyor. Bu Avrupa’da kişi başına 1,5, Amerika’da ise 4 kot pantolona tekabül ediyor. Sektör temsilcileri ise kişi başına yılda bir kot pantolon tüketimini hedefliyor.
Kaynak: BBC Türkçe