Lale Belkıs ile tanışmamız 1972 yılında olmuştu. Arnavutköy’de bir yalıda oturuyordu. Zevkle döşediği evi, yaptığı ikramlar her zaman aklımdadır. Ondan çok şey öğrendim. O yıllarda müziğe ağırlık vermişti. İstanbul’un en önemli gece kulüplerinde sahne alıyordu. Söylediği şarkılarla bizleri hayran bırakıyordu. Sahnede tiyatral bir hava yaratıyordu.
O yıllarda köprü olmadığından, geç saatlerde Kadıköy’e geçmek çok zordu. Bu nedenle bazı geceler bizi evinde misafir ederdi. Evde her şeyle o ilgilenirdi. Yalçın Otağ ile evlendikten sonra Bebek semtine taşınmışlardı. O evde de çok güzel günler geçirdik. Bir süre sonra, Moda’da bir daire aldıklarını, nereden diye sorduğumda, sizin eve yakın dediklerinde çok sevinmiştim. Artık sık sık buluşup, görüşebilecektik. Nitekim de öyle oldu.
Özellikle geceleri, Yalçın erken yatardı. Biz Lale ile konuşur, projeler geliştirir, bazen gülmekten bitap düşerdik. Bir kelime, bir bakış bize yeterdi. Lale, tiyatroyu hiç bırakmadı. Onun en büyük tutkusuydu tiyatro. Ama o kadar zengin bir dünyası vardı ki, yeteneklerini büyük bir titizlikle değerlendirdi. Bizlere güzel yapıtlar sundu. En son ilgilendiği sanat dalı resim olmuştu. Değerli ressamlardan dersler aldı ve kendi yeteneğini de katınca, ortaya çok güzel tablolar çıktı.
Lale’nin bir çok resim sergisinde bulundum. Yalçın’la ikimiz özellikle ilk sergilerinde epeyi koşuşturmuştuk. O günler lale için heyecan dolu geçerdi. Her şeyi özenle hazırlardı. Unutamadığım sergisi İstanbul Menkul Değerleri’nde açtığı idi. Çünkü sergi bitiminde, konferans salonunda Önder Bali piyanosu eşliğinde, konuklarına unutulmaz bir müzik şöleni sunmuştu. Hatırladıkça duygulanırım. İşte Lale Belkıs farkı.
Yıllar geçerken Moda’dan Göztepe semtine taşındık. Bana çok kızmışlardı. Biz senin için geldik Moda’ya sen bizi bırakıp gidiyorsun diye. Bir çok sanatçı tanıdım. Evimde ağırladım. Hala ara ara görüştüklerim var. Ama Lale ve Yalçın’la olan dostluğumuz bir başkaydı. Beni en çok etkileyen 2013 yılında sabah saat 06.00 da Lale’nin beni aramasıdır. Telefonu açtığımda çok heyecanlandım. Çünkü erken bir saatti. Ne oldu acaba diye merak ettim. Lale Bodrum’da olduklarını, bize gelmek istediklerini söyleyince, içim bir tuhaf oldu.
Şöyle düşündüm. Bir dost olarak bana değer veriyorlar ki, bu saatte arayabiliyorlar dedim. Yarım saat sonra geldiler. Bir yıla yakındır görüşemiyorduk. Yalçın’ı görünce çok üzüldüm. Hastalığı onu çok değiştirmişti. İçim sızladı. Uzun bir süre misafirimiz oldular. Yalçın’ın bakışlarını, konuşmalarını unutamam. Lale etrafında pervane gibi dönüyor, onu mutlu etmek için elinden geleni yapıyordu. Adeta bir çocuk gibiydi Yalçın. Maalesef 2014 yılında onu kaybettik. Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır. Biz 40 yılı çoktan aştık.
LALE BELKIS’IN yaşamını özetlersem;
Belkıs Durmaz olarak girdiği İstanbul Olgunlaşma Enstitüsü’nde iki Belkıs olduğu, karışıklıklara neden olmasın diye, Okul Müdiresi Refia Övünç ve Gazeteci Hakkı Devrim, adına ilave ettikleri “Lale“ ile o günden, bugüne Lale Belkıs olarak tanınan, milli manken ünvanını alan, bir çok ülkede Türkiye’yi başım dik, gururla temsil ettim. Mankenlik bir sanattır, bir kültürdür diyen, tiyatroya Lale Oraloğlu ile adım atan, ilk oyunu “Evlilik Dolabı“ olan, daha sonra Dormen, Kenter Tiyatroları AKM’de Çardaş Fürstin Operası’nda, Şan Tiyatrosu’nda Şen Sazın Bülbülleri’nden ve başka bir çok eserde oynayan, sinemada Yaşar Kemal’in eseri Ölüm Tarlası, Tarkan Marsın Kılıcı, Dağınık Yatak ve Kalbimin Efendisi, bu filmdeki rolüyle Altın Portakal Film Festivali’nde, en iyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülünü alan, bir tokat yedim, ödül aldım diyebilecek kadar gerçekçi olan, müzik yaşamında ülkemizi yurt dışında temsil eden, besteler, şarkı sözleri yazan, Doğduğum Ev, Ya Hep Ya Hiç, Çingene gibi şarkılarını yorumlayan, ”Resimlerim Duygularımın Yansımasıdır“ diyen, özellikle palyaço ve mask çalışmalarında, tiyatroya olan tutkusunu yansıtan, yazdığı kitap ve şiirleri ile sanata olan sevdasını ve saygısını bizlerle paylaşan ÇOK ÖZEL BİR KADIN, BİR SANATÇIDIR, LALE BELKIS. Ben onu tanıdığım için çok şanslıyım…
HER GÜNÜNÜZ DÜNDEN DAHA İYİ OLSUN. ZEREN DAĞDEVİREN.
09 Mart 2015
#1
SANATCI GECİNENLER GERCEK SANAT VE SANATCININ KİMLER OLDUĞUNU ÖĞRENMELERİ İÇİN EN AZ ON FIRIN EKMEK YEMELERİ LAZIM İŞTE GERCEK SANATCI