Bioenerji, kainatın yaratıcısı tarafından bütün yaratılanların üzerine gönderilen KOZMİK bir hayat akımıdır. Bioenerji kozmik kaynaklıdır. Esasta kainattaki her şey canlıdır. Cansız zannedilen şeyler sadece hayat hareketleri dışarıdan fark edilemeyen unsurlardır. Kozmik Bioenerji hiç kesilmeden devamlı olarak kainatın üzerine akmaktadır. Kainatın ve onun içinde yer alan tüm unsurların hayat hareketlerine devam etmesi buna bağlıdır. Bir atomun elektronlarının çekirdek etrafındaki yörüngelerinde hareketleri de buna bağlıdır. Her şey kozmik bioenerjiye muhtaç olarak varlığını sürdürmektedir. Bioenerjist, kozmik bioenerji akımını bir çeşit mercek veya kristal görevi yaparak toplayıp, çok yüksek değerlerde yoğunlaştırarak tedavi edeceği kişinin bedenine aktarmaktadır. Yoksa, bioenerjist kendi bedeninden doğan bir enerjiyi tedavide kullanıyor değildir. Bioenerjinin beden kaynaklı olduğu şeklindeki ifadeler tamamen asılsız ve bilim dışıdır.
Çok iyi bilinmelidir ki, HASTALIĞA KARŞI KOYAN TABİATTIR. TEDAVİ İSE ONA YARDIMDAN İBARETTİR. Tedavi tıbbın hangi dalı ile yürütülürse yürütülsün bu gerçek değişmez. İnsan bedeninde hastalığa karşı koyma özelliği yaradılışta verilmiş olan bir yetenektir.
Bioenerji ilmine vakıf olan, yeterlilik kazanmış kişi (bioenerjist) tarafından tedaviye kabul edilen birey üzerine uygulanan çok ileri, son derece modern bir yöntemdir. Bioenerji tıbbı, tıbbın diğer ihtisas şubeleriyle ve tahlil laboratuarları, manyetik görüntüleme merkezleriyle diyalog içinde, hepsiyle gereğinde danışma ve yardımlaşma suretiyle çalışmaktadır. Bütün ihtisaslara son derece hürmet edilir. Tedaviye kabul edilen kişinin tanısı hakkında tıbbın diğer şubelerinden de görüş ve tıbbi bulguları istenebilir.
Vücuda kozmik hayat akımının (Bioenerji) basılması suretiyle insan bedeninin yeniden akort edilmesi metodudur. Bioenerji tıbbında bölgesel tedavi yoktur. Kişi hangi şikayetle bioenerjiste müracaat etmiş olursa olsun, bioenerjist daima vücudun bütününü tedavi eder. Akort ancak böyle mümkün olur. Zaten bütün sistemleri birbirleriyle alakalı olarak çalışan vücudun bir kısmını ele alıp da, diğer azalarını ihmal etmek bir tıp adamı için büyük hatadır. Bioenerji tedavisi daima vücudun tamamına uygulanır, çünkü hakikatte çok karmaşık bir kompleks, tek başına bir kainat ve bir bütün olan vücut sistemlerinin birbirlerinden bağımsız kabul edilebilmeleri ve müstakil olarak tedaviye alınmaları mümkün değildir.
Yapılan ARINDIRMA UYGULAMALARINDA tüm beden elden geçirilir, sadece şikayete konu merkezler üzerinde biraz fazlaca durulur. Bu sebeple uygulamalarda kişilerin önceden beyan etmedikleri diğer rahatsızlıkları da ortadan kalkmaktadır. Bu hale BOENERJİ TEDAVİSİNİN DAİMA OLUMLU OLAN YAN ETKİLERİ denir. Bu tedavi yönteminde herhangi bir ilaç, neşter, şua ve elektrik vs. yardımcı aletler asla kullanılmaz. Sadece pozitif enerji şarjı suretiyle vücudun bozulmuş olan sistem ve ritimleri yeniden düzenlenir. Diğer taraftan ise; bioenerjist seanslarda yerine göre, kişinin düşünce bedeni üzerinde hipnoz (Açık Hipnoz) ve psiko-terapi yöntemleriyle rehabilitasyon işlemi yapar.
Seanslarda gerektikçe yapılan konuşmalarla kişinin negatif düşünce, kabul, tavır ve alışkanlıkları ortaya çıkarılır. Kişi kendi yanlışlarının bilincine vardırılır. Bu yanlışlarıyla mücadele edebilecek istek ve kararlılığa kavuşturulur. Öfkeleri, küskünlükleri, alınganlıkları projektör altına alınır. Çözüm yolları kişiye teklif edilir. Bu çareler kişiye ikna yoluyla benimsetilir, uygulamaya alması sağlanır. Böylece kişi sağlığına tam anlamıyla kavuşturulur.
Halkımızın “hipnoz tedavisi” denildiğinde algıladığı yöntem şudur: Hekim tedavi altına aldığı kişiyi bir nevi uyku haline getirir. Bu tam bir uyku değildir, kişi o sırada civarında konuşulanları duyar, gelip geçenleri hisseder fakat, hareket yeteneği kalmamış, kendiliğinden konuşma imkanı geçici olarak elinden alınmıştır. Bu değişik uyku sırasında iradesini hipnozu uygulayan hekime teslim etmiştir. Hekim hipnoz altındaki kişiyi seanslar sırasında kademeli olarak en derin bilinç düzeyine (öz varlık düzeyi) indirir. Bu kademede bekleyen kişiye rahatsızlığının giderilmesi yolunda sesli talimatlar verir. Hipnoz altındaki kişi hekimin verdiği talimatları kendi öz düşünceleri yerine kaydeder ve uyandırıldığında o talimatlar artık kişinin doğal istekleri haline gelmiş olur.
Mesela asansöre binme korkusunu yenmek için hipnoz tedavisine başvuran kişiye, hipnoz uykusu altındayken hekimi “asansör içindeyken çok rahatsın, için gayet ferah ve kendine güven duyuyorsun” şeklinde talimatlar verir. Gayet tabii ki, bu çabalar yeteri kadar sayıda seanslar boyunca sürdürülür ve neticede kişi hakikaten rahatlıkla asansöre binmeye başlar. Burada anlatılan hipnoz yöntemi KAPALI HİPNOZ dur.
Bioenerji tedavisi ile birlikte uyguladığımız hipnoz türü ise AÇIK HİPNOZ dur. Açık hipnoz uygulamasında kişinin uykuya alınması gibi bir şey yoktur. Hekimin kişinin iradesine herhangi bir şekilde etkili olma ve müdahale etme çabası yoktur. Açık hipnoz şöyle yürütülür. Hekim bioenerji seansı almakta olan kişiye yani bizim deyimimizle “konuğa” sahip olduğu yeteneklerini ve henüz bilincine varıp kullanamadığı imkan ve kaynaklarını fark ettirir. Kişi kendisini ilmin aynasında yaratılışına uygun olan muhteşem yönüyle yeniden tanır. Eskiden aşılamaz zannettiği engellerin kendi fark ettiği gerçek değeri önünde hiç de büyük şeyler olmadığını görür. İleri derecede bir cesaret ve çözümcü kişilik kazandırılır.
Açık hipnozda kişinin mevcut günlük bilinç seviyesi yükseltilir. Yani idraki yükseltilir. Açık hipnoz uygulamasında kapalı hipnozda başvurulan derin bilince indirmek gibi bir yöntem olmadığı gibi tam aksine olarak yukarıda anlatıldığı gibi, kişinin mevcut günlük doğal bilinç seviyesi yapılan konuşmalar içerisinde olağanüstü derecede yükseltilir. Yapılan konuşmalar demekle, seans boyunca bioenerjist ile konuk olan kişinin gayet açık soru-cevap, eleştiri-karşı fikir, öneriler şeklinde geçen sohbeti tanımlanmaktadır.
Kendisine açık hipnoz uygulanmakta olan kişi bilinci gayet açık olarak düşünce dünyasındaki problemlerinin çözülmesi yolunda bioenerjist ile yukarıda anlatılan şekilde bir ekip çalışması yürütmektedir. Yani kişi problemlerinin aşılması için bioenerjist ile çok verimli bir ekip çalışması yapmaktadır. Açık hipnoza başka bir ifade ile “ikna yöntemi” denilebilir. Ya da yine başka bir ifadeyle “farkında olmanın sağlandığı bir yöntem” denilebilir.
Bioenerji ilminin Türkçe karşılığı “hayatiyet ilmi” dir. Bu ilim Türkler tarafından ortaya konmuştur. Yaklaşık 18.000 yıllık, muhteşem bir tedavi metodudur. Bu kadar eski oluşu, günümüzün modern tıp yöntemlerinden biri konumunda bulunduğu gerçeğini değiştirmemektedir.
Bioenerjist kozmik bir mercek görevi yaparak kozmik bioenerjiyi toplayıp çok yüksek değerde yoğunlaştırarak tedavi edeceği kişinin bedenine aktarmaktadır. Bioenerji Tıbbı Bütüncü Bir Tedavi Yöntemidir. Bioenerji tedavisi, vücuda evrensel (kozmik) hayat akımının (bioenerji) aktarılması suretiyle insan bedeninin yeniden AKORD EDİLMESİ metodudur.
Vücut bir bütündür ama bu bütünün iki cephesi vardır: Fiziksel cephe ve düşünce cephesi, Ancak bu iki cephe çok karmaşık bir şekilde iç-içe girmiş durumdadır. Hastalıkların %95’i psikosomatiktir. Yani bedenin düşünce cephesinden kaynaklanmaktadır. Bioenerji tıbbında rahatsızlıkları “şunlar fiziksel, şunlar ise psikolojik türden rahatsızlıklardır” diye ayıramayız. Bioenerjist tedavi sırasında hipnoz (bilincin yükseltilmesi suretiyle ikna metodu) ve psikoterapi bilimlerini de kullanarak kişinin düşünce cephesinde çok titiz bir onarım yapar. Kişiyi kendisiyle (ilmin aynasında görmek suretiyle) yeniden tanıştırır, yüzleştirir, yeteneklerinin ve sınırlarının farkına varmasını sağlar. Kişilik engellerini aşabilmesi yolunda bilimsel ve çok kıymetli yardımlar yapar, kişiyi araştırmaya yönlendirir.
Bioenerji tıbbının diğer tıp dallarından farklı olan bir yanı da şudur: Bioenerji tedavisinde bir tarafta hasta ve diğer tarafta hekim olmak üzere iki ayrı kişinin varlığı kabul edilmez. Tedavi olmak isteyen kişi ile bioenerji tedavisini tatbik edecek kişiden oluşan bir TEDAVİ EKİBİNİN varlığı kabul edilir. Ekibin bireyleri tedavide birlikte görev alırlar, birlikte gayret gösterirler. Bu ekipte bioenerjistin başarması gereken en önemli incelik, tedavisine çalıştığı kişinin yerine geçebilmesidir.
Bir kişinin bioenerji tedavisine alınabilmesi için bir tek şeye ihtiyaç vardır: Kişinin, Bioenerjistin yardımını içten ve açık şekilde kabul etmesi gerekir. Aksi halde kendisine yardım edilmesine müsaade etmeyen bir kişiye kimse ulaşamaz.
İnsan çok büyük bir varlıktır. Görünmeyen çelik duvarlarını kendi çevresine kapattığı takdirde, bu muazzam engeli kimse aşamaz. Bu manada, “Bioenerji tedavisi bir ekip çalışmasıdır.” Ekibin bireyleri; tedavi olmayı kabul eden kişi, bioenerjist ve bazı özel durumlarda da tedavi gören kişinin yakınlarıdır. Bioenerjistin yönetiminde, ekibin bütün bireylerinin aynı disiplin ve ciddiyet içerisinde gayret göstermeleri suretiyle ve ancak bu şartlar yerine getirildiği takdirde kesin bir başarı elde edilir. Sağlanan başarı ekibin tüm üyelerine ait olarak kabul edilir. Egoist düşünceye yer yoktur.
Bioenerjist gerçek bir samimiyetle başarının yüzde ellisini tedavi olan kişiye teslim eder. Çünkü, o da bioenerjistin disiplinine ayak uydurmuş, kendisinden yapması ve terk etmesi istenen hususları yerine getirmek için çaba göstermiştir. Böylelikle kişi kendi tedavisi için bioenerjiste katkıda bulunmuş, uygun çalışma ortamına ulaşılması için üzerine düşen görevi cesaretle, bilinçli olarak ifa etmiştir.
İnsan bedeninde evrensel hayat akımının geçiş yaptığı ve geçerken tüm doku ve sistemleri “Yeni Hayat” ile besleyip doyurduğu binlerce kilometre uzunluğunda “hayat akışının yolları” vardır. Bu yollardan birinde veya birkaçında negatif enerji barikatlarının oluşması sebebiyle, o hayat yolunun geçerek beslediği dokulara evrensel hayat akımı (bioenerji) akamamakta, orada bir mahrumiyet ve giderek bir harabiyet meydana gelmektedir. Bu olay nerede gerçekleşiyor ise, oranın adıyla anılan bir hastalık ortaya çıkmaktadır.
Bioenerjistin tedavide yaptığı işlem, evrensel enerjiyi olağanüstü yoğunlaştırarak, hayat akışı yolunda tutunmuş, yol kesmekte olan negatif enerji barikatını yerinden sökerek bedenden dışarıya sağdırmaktır. Böylece yol açılmış, evrensel hayat yeniden hasta organın üzerine akmaya ve onu tamir ve yenilemeye başlamıştır. Tedavi sürdürüldüğünde bir süre sonra tam iyileşme görülmektedir. Biz hastalıkları A hastalığı, B veya C hastalığı diye ayrı ayrı mütalaa etmiyoruz. Hastalıklar birbirinden ayrı olmadığı için çözümleri de birbirinden ayrı değildir. Bu tanımlamaya fiziksel ve psikolojik tüm rahatsızlıklar dahildir.
Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Japonya, Rusya Federasyonu, Azerbaycan, bazı Arap ülkeleri, Batı Avrupa Devletleri ve bilhassa İngiltere’de bioenerji tıbbı geniş çapta hizmete girmiştir. Ayrıca dünyanın tüm uygar ülkelerinde de bioenerji tıbbına karşı ilgi artmakta, bioenerji tıbbı giderek daha iyi tanınmakta, hastalıklarla mücadelede etkin şekilde uygulanmaktadır. Artık ABD’de ünlü cerrahlar programa koydukları çok ağır ve kritik ameliyatlardan önce, hastalarının en az bir hafta bioenerji tedavisi almalarını sağlamakta; böylece yapılacak olan operasyonun GÜÇLENDİRİLMİŞ BİR VÜCUTLA cereyan etmesini ve başarının garantilenmesini temin etmek yoluna gitmektedirler. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan ünlü kalp cerrahımız sayın Dr. Mehmet Öz, görev yaptığı Columbia Presbyterian Tıp Merkezi’nde Batı tıbbıyla (Alopatiyle) Doğu tıbbını birleştirerek tedavide yeni bir ufuk açmıştır.
Bioenerji tıbbı konusunun, henüz İNSANLIK YOLU dediğimiz kutsal değerin hiç farkına varamamış olan, bilime saygısı bulunmayan basit, kolaycı ve hayali işlerle uğraşan bilgisiz kişilerce istismar edilmemesi hususuna itina gösterilmelidir. Fakat, bu alanda bilimsel anlamda ve ispata dayanan surette gerçekten hizmet sunabilen kişilere ise saygı ve destek gösterilmelidir. Bu saygının gösterilmesi bir insanlık görevidir.
Bioenerji tıbbını ALTERNATİF TIP deyişiyle tanımlayan bir çevre olduğu görülmektedir. Bu alternatif tıp deyimi ya kasıtlı olarak söylenmekte ya da bir alışkanlık halinde düşünülmeden sarf edilmekte veya etki altında kalınarak konuşulmaktadır. Oysa ki, tıbbın bütün dalları tabiatiyle birbirlerinin alternatifidirler. Bioenerji tıbbı, Batı tıbbı (Alopati), hipnoz tıbbı, psiko-terapiler, akupunktur tıbbı, bitkisel tedaviler. Her biri diğerlerinin alternatifi durumunda olan tıp dallarıdır. Hepsi de kendi özel metodlarıyla insanların sağlığa kavuşturulması için çaba göstermektedirler. Bu sebeple tıbbın branşlarından birini esas kabul edip, diğerlerine alternatif tıp denilmesi bilim dışıdır.
Batı tıbbı (Alopati), yani diğer bir ifadeyle ortodoks tıbbı, tıbbın dallarından sadece birisidir. Hiçbir tıp dalı kendini esas kabul edemez. Böyle bir tutum hafif bir davranış ve diğer bilim adamlarına karşı yapılmış olan bir saygısızlıktır. Tıbbın bütün dalları en güzel bir şekilde, ahenk içerisinde ve gereğinde bilimsel alanda birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunarak insanlığa hizmet etmelidirler, yardımlaşarak çalışmalıdırlar. Tıp dallarından hiçbiri diğerlerinin muhalifi değildir. Hepsinin birden muhalifi olan şey cehalettir. (ALINTIDIR)