Toprağa sımsıkı sarılan çiçeğin küskün sevgiliye doğru olan yolculuğu (4, son)
Sanatçıların, Duvarların ve Aşk’ın Vaziyeti Nedir?
Oğuz Atay:
Efendim ben görevlerimi layığıyla yerine getirdiğimi düşünüyorum bundan en küçük bir kuşkum yok. Bir tutunamayan olarak tutunamayanların kitabını yazdım daha ne olsun? Ama görüyorum ki yeterince anlaşılamamışım. Zira amacımdan asla sapmayacağım ve anlatmaya devam edeceğim. İnsanların hatalarını ifade ederken silme gayretine de giriştim. Ben kurşun kalem silgisi olmayı da üstlendim bunun yanında diğerleri mürekkeple yazmışlar görüyorum ki. Ben azaldığımla kalmışım sadece bu zaman diliminde.
Oğuz Atay bunları ifade ederken kalabalıkta bir uğultu başladı. Belli ki haklı bulmuşlardı onu. Ama yersizdi bu çünkü o cümlesini bitirdikten sonra çoktan gecekondusuna gitmişti. Orada anlaşılmayı beklemeye koyulmuştu.
Nazım Hikmet’in, Halid Ziya Uşaklıgil’in, Cemal Süreyya’nın, Reşat Nuri Güntekin’in, Sabahattin Ali’nin de söz hakkı istediğini gördük zira hâkim bey gereğinin olmadığını ifade etti. Bu mahkemede sadece gerçek sorumluların yargılanacağını ve nazarlarında suçsuz olarak nitelendirilen sanatçıların tenzih edildiği vurgusu yapıldı.
Hâkim Bey:
Oğuz bey, Nazım Bey, Sabahattin Bey ve nice sanatçıların kesinlikle suçlanmadığını ifade etmek isterim. Sözle belirtmiş olmasam da işini doğru yapanların tüzük gereği ayrı tutulacağına dair maddemiz var. Burada kurunun yanında yaş asla yanmayacak. Aksi halde bizim kızdığımız mecralardan farkımız olmaz. Bu konuda müsterih olabilirsiniz.
Duvarlar:
Ben de şikayetçiyim hâkim bey. İnsanlar sürekli kirli ideolojilerini, düşlerini, hayallerini, küfürlerini, birbirlerine cesaretle söyleyemedikleri sözleri ve bozulmuş aşklarını bana yansıttılar. Karalayıp durdular düşünmeden beni. Gece insanlık uyuyunca yıldızların altında kirletildim ve işkenceye maruz kaldım. Bende hepsinden şikayetçiyim. Bu arada gerçek aşıklara sözüm yok ama sadece gerçeği yansıtanlara belirtmek isterim ki onlar benim kadim dostlarımdır.
Aşk:
Benim var ama. Şikayetçiyim hâkim bey. Beni dile düşürdüler. Ben asla bunu kabul edemem. Ben böylesi ucuz değilim. Dünyanın en yaşlı ve en şerefli duygusu olarak kirletilmemeliydim bu şekilde. Sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum.
Hâkim Bey:
İçiniz rahat olsun. Şimdi sahneyi boşaltında hakkınızı sonuna kadar savunabileyim. Merak etmeyin burası adaletin hakkını aldığı bir meclis olacak…
Herkesi dinliyoruz bu süreçte!
Ben:
Bu mahkeme böyle olmayacak çocuk. Yeni bir yöntem bulmalıyım. Kafam karman çorman oldu inan ki. İşin neresinden başlayacağımı bilmiyorum. Beni affet çocuk. Ben mahkemeyi hakkıyla kuramadım. Bu işi sana bırakmak istiyorum. Büyümeni bekliyorum şimdi. Sen büyüdüğünde ve liyakatine kavuştuğunda kur mahkemeni. Dilersen herkesi Tanrıya şikâyet edebilirsin. Bu sefer bunu uzaktaki biri olarak yapmıyorum. Bunu söylemekten nefret ediyorum ama biz beceremedik zira çareyi size bırakıyoruz.
-Son-
Hüseyin Bora Çelik, Tarih Öğretmeni