Bireylerin birbirleriyle ve devletle ilişkilerinde ortaya çıkan anlaşmazlıklarda hukuki bilgisine başvurulan ve bireyleri ilgili yerlerde, özellikle mahkemelerde temsil eden ve haklarını savunan kişiye avukat diyoruz. Bazen küçük tartışmalarda karşımızdakini mağdur sanıp üçüncü bir kişinin ısrarla onu savunması durumunda “sen onun avukatı mısın, sana ne?” dediğimiz olmuştur. Demek ki, birilerinin bir haksızlığa uğraması durumunda en iyi şekilde durumunu ortaya koyabilmesi için avukata ihtiyaç vardır.
Her meslek gibi avukatlık da hayatımızda önemli bir yer tutmaktadır. Modern toplumlarda her alanda o işin eğitimini almış, mesleki etik kurallarını özümsemiş meslek sahiplerine ihtiyaç vardır. Her şeyden önce vicdanımızla baş başa kalıp, işimizin en iyi yapanı olmak için çaba sarfetmeliyiz. “Bu işi en iyi ben yaparım” demek küstahlık kabul edilmemeli.
Çünkü her meslek sahibi bunu yaşam tarzına yansıtır ve uygularsa Atatürk’ün de belirttiği çağdaş medeniyetler seviyesine hızla çıkarız. Ne yazık ki, itfaiye eri yangını söndürmekle uğraşırken arada bir bazı kesimler ateşe tiner püskürtmektedirler. Şunu unutmayın, sizin de alevler içerisinde kalabileceğiniz kaçınılmaz olacaktır, çünkü tiner tehlikelidir.
Toplum olarak bir hastalığımız da, eğitimini aldığımız işi bırakıp, başkalarının işine direkt karışmaktır. Her şeyi iyi bildiğimizi savunarak, aslında ne kadar cahil olduğumuzu tescillemiş oluruz. Tıp eğitimi almış birisine hekimlik taslamak ne kadar yanlışsa, o kadar da kendi eğitimini aldığımız işten de bir haber oluruz. İşi, bilene bırakmayı başaramayız. Bir öğrencinin “Bizim öğretmen hiçbir şey bilmiyor” demesinin ne kadar komik olduğunu bir düşünün..
Bazı tipler vardır, her şeyi iyi bilirler. O ne derse doğrudur, hiç sorgulanmaz nedense. O kişi eğitimini aldığı, kendini o alanda yetiştirdiği hususunda belli bir yeterliliğe sahip olduğu çevresinde kabul görüyorsa sözüm yok. Ancak bu alanda görüşüne, fikrine itibar edilebilir. Körü körüne arkasına düşüp koyun gibi gitmemek lazım. Sorgulamak, araştırmak karşı tarafı incitmeyecek şekilde yapılmalıdır. Aksi takdirde ters teper ve “çok biliyorsan kendin yap” derler.
Her yaşı büyük olan, rütbesi üst olan çok biliyordur veya söyledikleri doğrudur anlamına gelmez. Hep beraber bilgi çağını yaşıyoruz. Bilgi kimdeyse güç ondadır. Kendimizi bilgimiz ve görgümüzle kabul ettirmeliyiz. Bağırıp çığırmakla bir yere varılamıyor artık. Hatta böyle yapanlar ne kadar boş teneke olduklarını ispatlamış oluyorlar.
Bir avukat akıl ile duyguları ayrıştırmalı, değerlerine duyguları ile sahip çıkmalı, duyguları aklını köreltmemelidir. Haksızın bile hakkı teslim edilmelidir. Bir olayın taraflarının kimler olduğu değil; haklı mı haksız mı oldukları önemlidir. Avukat, aklıyla inandığı işi kalben de benimsemeli, haksızlığı gidermeye odaklanmalıdır. Sadece duygusal sebeplerle bir davada bir yanı savunmak avukatlık değil partizanlıktır.
Hangi mesleği yaparsak yapalım; Öncelikle bir aile geçindirdiğimizin farkında olalım. Fedakarlık ise severek yaptığımız işlerde kolay olabiliyor. Belki bir eğitimle bir çok mesleği icra edebiliriz. Fakat severek yaptığımız işlerde daha başarılı olur ve ilerleriz. Para, en önemli ihtiyaç giderme ve değişim aracı olduğunu bilmeyen yoktur. Paraya tapmadan, emeğimizin karşılığını almak elbette hakkımız. Para bizim esirimiz olsun, biz paranın değil.
Kişisel ve mesleki başarı ve tatmin için ilkeli olmak ve ilkelerden taviz vermemek şarttır. İyi bir avukat her zaman doğrudur, doğruları söylemekten korkmaz. Dürüsttür, işi şansa bırakmaz, işinde yapılması gerekenin hepsini yapar. Sadece kendini değil, başkalarını da düşünür ve paylaşır. Zira paylaşmak zenginleşmek demektir. Kendisine, ailesine, dostlarına ve topluma karşı ve görev ve sorumluluklarını yerine getirirken sorumludur.
Avukat yaptığı iş ile mesleki saygınlık kazanarak kısa sürede iyi bir çevre edinebilir. İşini iyi yapan avukat ışıldar. Kendini, yaptığı işlerle kanıtlayan avukat hızla çevre, iş ve para kazanır. Kolay yoldan para kazanmaya çalışmak avukatın disiplinini bozar, kötüleştirir ve yozlaştırır. Yaşamak sadece çalışmak için değildir, iş ile özel hayat dengesi kurmalıdır. Dengeli bir hayat iyi avukat olmaya uygun zemin hazırlar.
Kişisel ve mesleki itibar avukatın en önemli sermayesidir ve ne pahasına olursa olsun korumalıdır.
Sevgiyle kalın, Eser Ürküt.