Aziz Türk Milleti, içerdeki ve dışardaki düşmanı elbet birgün tamamen temizleyecek.
Bugün, Türk savaş tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi’nin 102. yıl dönümünü kutlamanın ve mukaddes vatanımız için canlarını çekinmeden feda eden aziz şehitlerimizin Şehitler Günü’nü de idrak etmenin büyük onurunu yaşamaktayız. Türk milletinin elde ettiği bu zafer, sadece kazanılmış bir savaş olarak görülmemeli, etkileri ve sonuçları itibariyle neler götürüp getirdiğine iyi bakılmalıdır.
Bilinmelidir ki, Bu zafer kolay elde edilmemiş, Türk milletinin Anadolu’daki varlığının devamı bu savaşın kazanılması ile mümkün olmuştur. Çanakkale Savaşları, maneviyatın maddiyatı yendiği yer olma özelliği ile dünya tarihi üzerinde de büyük etkilere neden olmuş, asırlardır Avrupalılar tarafından sömürülen ülkelerin bağımsızlık fikrinin kuvvetlenmesine yardımcı olmuştur. Çanakkale Zaferi, Türk milletinin kaderini olumlu yönde değiştirmekle kalmayıp, dünya milletlerinin düşünce yapısının değişimine de büyük etkisi olmuştur.
Tarihimizdeki her savaşın, her muharebenin ayrı bir önemi ve bizim için manevi bir değeri vardır. Fakat hepimiz tarafından görülebileceği üzere Çanakkale Savaşları, başlangıcı, gelişimi ve sonuçları ile dünyada mevcut başka milletler tarafından bile unutulamayan muharebe özelliği göstermiştir.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale savaşlarında özellikle Anafartalar civarında askerleriyle verdiği üstün mücadele ve 276 kiloluk top mermisini sırtında taşıyan Seyit Onbaşı ve arkadaşlarının göstermiş olduğu kahramanlık, dünyada çok az milletin gösterebileceği bir kahramanlık destanıdır.
Çanakkale Savaşlarını benzersiz kılan, işgalci devletlerin dönemin en muazzam savaş gemileri ve binlerce askeri ile boğazı kuşatıp arsızca saldırması değil, gökten yağmur gibi yağan ateşe göğsünü siper eden aziz Mehmetçiktir.
Çanakkale’yi Çanakkale yapan, bitmek tükenmek bilmeyen düşman mermilerinin sesi değil, yaralı düşman askerini sırtına alarak onu düşman mevzisine kadar götürerek, işgalci askerlere insanlık dersi veren kahraman Mehmetçiktir.
Çanakkale’yi Çanakkale yapan, cepheye gönderdiği oğluna “ya şehit ol, ya gazi” demek suretiyle, vatanın her bir karış toprağını evladının canından üstün tutan Türk analarıdır. Üzerinde yaşadığımız bu kutsal vatan topraklarını bizlere armağan eden, milletimizin varlığının, birliğinin ve beraberliğinin ölümsüz sembolleri aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, şükranlarımı sunuyorum. Hüseyin Bora Çelik, Tarih Öğretmeni.
Tarihteki savaşları öğrenmemizin faydası, barıştan yana olmamızı sağlamasıdır.
Çünkü savaş ölümdür:
Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Ah gençliğim eyvah
Çünkü savaş yoksulluktur:
Ak bez bulamadık şal palaz giydik
Kefensiz çok ölü mezara koyduk
Un bulgur yok mısır koçanı yedik
Çoluk çocuk sabi sübyan aç kaldı
Çünkü savaş açlıktır:
Dimyata giderken bulgurdan olduk
Gıdamız azaldı sarardık solduk
Açlıktan hazımız otları yolduk
Baksalar mideler açlık mahşeri
Çünkü savaş yıkımdır:
Bahçeler bozulmuş ormana dönmüş
Bülbüller dağılmış güller dökülmüş
Bakın şu yerlere hepsi çöl olmuş
Yıkıldı viran oldu bağlarım
Çünkü savaş kandır:
Çamur dize çıktı kan ile yaştan
Atlar yürümez oldu serilen leşten
Kaleler yığıldı kesilen baştan
Ak gövdeler kana battı diyesin
Çünkü savaş gözyaşıdır:
Dertli anam benim için ağlasın
Oğul hasretiyle ciğer dağlasın
Körpe kuzum ile gönül eğlesin
Yemen çöllerinde kaldım ağlarım
Çünkü savaş evlat acısıdır:
Kışlanın içinde bir kırık testi
Askerin üstüne fermanlar esti
Analar babalar umudu kesti
Çünkü savaş evlat hasretidir:
Söylersem bitmez sözüm var benim
İniler derinim özüm var benim
Asker ocağında kuzum var benim
Ölmeden görüşmek dilem haktan