Bir insan, dini aklı iledir. Aklı olmayanın dini de yoktur. Akıl, kalpde bir ışıktır ki, hak ile batıl arasındaki farkı tefrik eder. İslam aleminde islamiyetin yayılma sürecinde imamlık en cazip mesleklerden biri halinde idi. Bu zaman aralığında bir çok imamlar çıktı, Kuran’ı farklı farklı yorumlayarak, uyduruk hadisler üretilerek, halifelik kavgalarının da sebeb olduğu islami bölünmeler meydana geldi. İslamiyet farklı mezhepler, tarikatlar ve cemaatler şeklinde parçalara ayrıldı. Ne yazık ki, bu parçalanmalar, yine din adamları tarafından “islamın zenginliği” bahanesiyle normal gösterildi.
İslam dininin insanlığın her bakımdan aydınlanarak yükselmesini sağlamak için ilme verdiği değeri peygamber efendimizin şu hadisiyle “İlim Çin’de bile olsa onu aramağa gidiniz”. Yine “İlim tahsili ile geçirilen bir gün, üç ay oruç tutmaktan hayırlıdır”. İlim ibadetten eftaldir, dini nizam üzerine yürütendir. Ve ilim ikidir, biri kalbdedir, nafi olan budur. Biri de dildedir, bu da insanlar üzerinde Allah’ın hüccetidir. İlim istemek, rahmet istemektir.
Daha iyi anlıyoruz. Zira ilim talip olmak her müslümana farzdır. Peygamber efendimizin başka bir hadisinde de “Beşikten mezara kadar ilme talip olunuz” der. Bunların yanında şu hadislerle de yüce İslam dininin ilme verdiği değeri daha iyi anlarız; “İlim tahsili ile geçirilen bir saat namazla geçirilen bir geceden daha hayırlıdır”.
İlmin sözde kalmayıp insanlığın faydalanabilmesi için aşağıdaki hadisi bilgilerinize sunarım. İlmi yazı ile tesbit ve tayınlayınız, peygamber efendimizin ilme verdiği özel ehhemmiyeti şu Hadis-i şerifle noktalamak istiyorum; “Ümmetimin uleması, beni israil enbiyası gibidir.”
Tüm dünyadaki müslüman ülkelere baktığımızda sadece Türkiye’nin diğer islam ülkelerine göre ilim ve teknoloji yönünden ilerleyebildiğini ve Avrupaya yaklaşabildiğini görüyoruz. Bunun nedenlerine baktığımızda; 1. Dünya Savaşı sonrası tükenen hilafet ve şeriat yönetimi yerine parlamenter halk yönetimi gelmesi, din ve devlet ayırımının gerçekleştirilerek, “En hakiki mürşit, ilimdir” vecizesiyle müsbet ilimlerin, gençlerin eğitiminin temel sistemi haline getirilmesidir.
Yazımı burada noktalarken bundan sonraki yazım Çerkes Ethem ile kardeşlerinin ülkemiz için yaptıklarından sonra vatan hainliğiyle suçlanmasının altındaki yalanları ve de kimin Çerkes Ethem’i kıskanarak bu tezgahı hazırladığı konusunda kısa bir anlatım olacaktır.
Her zaman sağlıkla mutlulukla ve huzurla kalın. Mahmut Taylan Tüfek.