Günlerden birgün Bedir Ailesinin davetlisi olarak tekne turuna çıktım. Kaptanımız Gökhan Bedir, Muğla Üniversitesi Turizm Otel İşletmeciliği’nden mezun, ingilizce bilen, 23 yaşında bir genç. Teknesinin adı Hürrem Sultan. Sabah saat 09;30 da “vira demir” diyerek, turumuz başladı. Tura genellikle Aktur Tatil Köyü’nde oturan kişiler katılmıştı.
Datça, Bozburun ve Söğüt Yarımadalarını seyrederek,
İlk molamız olan Bozburun Yarımadası Ayağacı Bükü’ne doğru yol aldık. Ayağacı yabani zakkumların yöresel adıymış. Yabani zakkumlar mayıs ve haziran aylarında, sahile yakın ve tepelere doğru uzanan bir bölgede renk renk açarmış.
Bükte iki ev inşa edilmiş. Ayrıca sahilde turuncu bir çadır, hamak ve taşlardan yapılmış bir ocak dikkatimi çekti. Gökhan kaptana yaşayan biri var mı diye sorduğumda, “Evet var, biz ona Robinson deriz. Yıllardır orada yaşar. Ziyaretine gelenlere, çay ikram eder, sohbet eder” dedi. Maalesef mola süremiz kısıtlı olduğundan bu şansı kaçırdım. Kendisi hakkında fazla bilgi edinemedim.
Ayağacı Bükü’ne gelirken Atabol Burnu’ndan geçmiştik. Denizciler buraya en tehlikeli geçiş noktası olarak değerlendiriyorlarmış. Nedeni çift taraflı dalga ve akıntının olmasıymış. Denizin en derin noktası 430 metre, körfez geneli 100 120 metreymiş.
İkinci molamız, Bozburun Söğüt yarımadaları arasında yer alan Zeytin Adası ve Hisseli Ada arasında verdik.Hisseli Ada’da tam sahilde bir kilise harabesi vardı. Çektiğim fotoğraflarda göre bilirsiniz. Ayrıca Söğüt Yarımadası’nda, yedi adet irili ufaklı ada olduğunu öğrendim.
Üçüncü molamız, saat 12;45 Çomçalık Koyu’nda yemek molası. Güzel bir müzik eşliğinde, çupra balığı, nefis patates ve karışık mevsim salatalarını yedik. Çomçalık Koyu, sanki iç içe geçmiş, minik göllerden oluşmuş bir görüntü yansıtıyordu. Teknemiz hareket ettiğinde, hafif bir rüzgar esmeye başladı. Bozburun Beldesi sahiline girdiğimizde, teknedeki hemen hemen herkes Beldenin güzel görüntüsünü kameralarıyla çekmeye başladı. Yeni yeni yapılaşmaya geçen yerler beni pek rahatsız etmedi. Evlerin çevrelerindeki yeşil alanlar bir denge sağlıyorlar gibi geldi. Umarım ileriki yıllarda bu düzen bozulmaz.
Dördüncü molamız, Bozburun Marinası’na yanaştığımızda kaptanımız bir saatlik mola verdi. Etrafı dolaşıp, “Saat 15;00 de tekneye dönün” diyerek.
Beşinci molamız, Bozburun’a veda ederek, Kızıl Adalar’a doğru yol aldık. İki adadan oluşan, mavinin, daha doğrusu, turkuaz rengine yakın bir denizin çevrelediği harika bir yer. Kızıl Ada’nın birinde köylüler tarafından dikilen çam ağaçları, özgürce boy vermişler. Bir çok tekne demir atmış. Sessizce ve hafifçe esen rüzgarla sallanıyorlardı. Diğer adada ise harabeleri kalmış kiliseler vardı.
Kızıl Adalar’ın karşısındaki, kara uzantısı Bozburun’un Ege’ye son noktası. Bu bölgede dikkatimi çeken yıkılmış evler oldu. Gökhan Kaptana sorduğumda. 7nci yüzyıla ait olduğu tahmin edilen bir yerleşim bölgesi ve bir deprem sonrası yıkılmış olabileceklerini söyledi. Sahilde denizin içinde uzanan kalıntılar vardı. Bir an bana Kekova’yı anımsattı. Bu bölge Bozburnu’nun en önemli yeri, Ada Boğazı’ymış. Eski çağlardaki adı ise Tymnos’muş.
Altıncı ve son molamız, Çanak Limanı. Denizi çok güzel, özelliği korunaklı bir koy olması. Rüzgar almayan. Dalga olmayan bir yer. Yüzmek için Son şansımız. Nefis bir çay servisi. Dönüşe geçme zamanı. Datça Aktur’a doğru yol alırken, sancak tarafında Simmi Adası. iskele tarafında Hisarönü idi rotamız. Bir ara denizde bir hareketlenme oldu. Bir balık sürüsü, Kırlangıç Balıkları’ymış, sanki bize eşlik ediyor ve bu güzel turun bitiminde veda ediyorlardı.
Turumuz sırasında, kaptanımızın kuzeni, halen Marmaris Lisesi’nde okuyan, yaz aylarında teknede çalışan Berkan Akan’a yardımları için, Sevgili Vildan Bedir’e hazırladığı nefis yemekler için (özellikle patates salatası) harikaydı. Tur boyunca Kaptanımız Gökhan Bedir’e, bölge hakkında bana verdiği bilgiler için teşekkür ediyorum. Ve yaşamı boyunca doğru rotalarda yol almasını, doğru yerlere demir atmasını diliyorum.
Sevgi, güzellikler dolu nice günlere şansınız bol, yolunuz açık olsun.
Her gününüz dünden daha iyi olsun. Zeren dağdeviren.
27 Ekim 2016
#1
Yazınız her zamanki gibi akıcı ve de her kesimin anlayacağı bir dille yazılmış yalnız dördüncü molanızda bir saatlik gezintinizle ilgili bir şey yazmamışsınız, en azından neler olduğu konusunda biraz bilgi verebilirdiniz mesela marinanın kac teknelik kime ait oduğu konusunda bilgi verebilirdiniz onun haricinde yazınız her zamanki gibi zevke okunuyor…