“Gerek egzersiz, gerek beslenme ile ilgili olarak hayatımızda yapacağımız küçük değişiklikler, koruyucu tıp adına gelecekteki kemik sağlığımız için yapacağımız çok büyük bir yatırımdır.”
Menopozamı yaklaşıyorsunuz? Belinizde ve sırtınızda ağrılarınız oluyormu?
Yada boyunuzda kısalma, sırtınızda hafif kamburlaşmamı oldu? Bunlardan bir kaç tanesine “evet” diyorsanız veya yaşınız genç ve bu sorulara “hayır” demek istiyorsanız, kemiklerinize daha çok özen göstermelisiniz. Günümüzde kalp-damar hastalıkları ve kanserden sonra üçüncü sıradaki ölüm nedeni kemik erimesidir. Menopozdan sonraki 10 yıl içinde kadınların yaklaşık yüzde 80’i kemik dokusundan kaybetmekte ve kemik kırılmasına yatkın hale gelmektedir. Kemik erimesi için bazı risk faktörlerini taşıyanların daha dikkatli olmasında fayda var. Kadın, cinsiyet, yaşın ilerlemesi, erken menopoza girmek veya yumurtalıkların cerrahi yöntemle alınması, ailede osteoporoz hikayesi olması, günün çoğunu kapalı mekanlarda geçirmek, fiziksel aktivite azlığı, kısa boylu, ince yapılı olmak, alkollü, kolalı ve kafeinli içecekleri çok tüketmek bu hastalık için risk faktörleridir. Ayrıca, paratiroid bezlerinin fazla çalışması, uzun süren hastalık nedeni ile yatağa bağlı kalma, bazı kortizonlu ilaçlarla tiroid ilaçlarını yüksek düzeyde kullanmakda kemik erimesi riskini artırır. Kemikler canlı ve sürekli yapılanan bir sistemdir ve 30 yaşına kadar bu yapılanma maksimum hızında devam eder. 30 yaşımıza kadar aldığımız önlemlerle kemik yoğunluğumuzu en üst düzeye taşıyabilirsek bu hastalığın oluşturabileceği zararı en aza indirgemiş oluruz.
Kemiklerimizi nasıl daha çok koruyabiliriz?
Genç kadınların çok ağır egzersiz yapmaları, kalorisi düşük diyetlerle zayıflamaları, vücutlarına ve kemiklerine yaptıkları bir ihanettir aslında. Vücudumuzdaki kalsiyumun % 99’u kemiklerimizdedir. Çocukluğumuzdan itibaren kalsiyum seviyesi yüksek yiyecekleri diyetimizden eksik etmemiz gerekir. Özellikle süt, yoğurt, ayran, peynir, pekmez, kuru meyveler, kuru baklagiller, fındık fıstık gibi yağlı tohumlar ve yeşil yapraklı sebzeleri hayatımızın bir parçası haline getirmemiz gerekiyor. Diyetteki protein içeriğinin, özellikle hayvansal proteinin fazla olmasıda kemiklerden kalsiyum atılımını hızlandırmakta ve kemik erimesine yatkınlık yapmaktadır. Özellikle protein ağırlıklı diyetlerin kişiyi zayıflatıcı etkisi olduğu bilinmektedir. Ancak bu tür diyetlerle kişi zayıflasa bile gut, hipertansiyon ve kemik erimesi gibi rahatsızlıklardan muzdarip olabilmektedir. Güneşle barışık yaşamak da yapılması gerekenlerden bir diğeri. Özellikle sabah 10’dan önceki güneşe, 20 dakika kadar kollarımızı, bacaklarımızı ve yüzümüzü tutarsak, kalsiyumun işlenmesi için gerekli olan D vitamininide vücudumuza almış oluruz. Aşırı kafein tüketimi, alkol kullanımı, sigara içilmeside kemik erimesine yatkınlığı artırır. Bu tür içecekleri daha az ve kontrollü tüketmemiz gerekir. Gerek düzenli egzersiz, gerek beslenme ile ilgili olarak hayatımızda yapacağımız küçük değişiklikler, koruyucu tıp adına gelecekteki kemik sağlığımız için yapacağımız çok büyük bir yatırımdır.