Çırpınırdı Karadeniz şiirinin sözleri, 15 Kasım 1914 senesinde Osmanlı’nın 1. Cihan Savaşı’nda iştirakini büyük bir heyecanla izleyen Azerbaycan’ın milli şairi Ahmed Cevad tarafından yazılmıştır. 1918 yılının başlarında ünlü Azerbaycan bestecisi ve fikir adamı Üzeyir Hacıbeyli tarafından, Nuri Paşa komutasındaki Türk ordusunun Azerbaycan Türklerini soykırımdan kurtarmak amacıyla Azerbaycan’a gönderilmesi nedeni ile bestelenmiştir.
Eser şiir şeklinde ilk kez 1919 senesinde Ahmed Cevad’ın ikinci şiir kitabı olan “Dalga”’da çıkmıştır. Şiirin el yazması, Ahmed Cevad, Bolşevikler tarafından hapse atıldığı zaman, şairin bu şiir ve diğer eserlerinin, el yazmalarıyla birlikte el konulduğu, sonrasında ise yakıldığı kuvvetle tahmin edilmektedir.
Eserin Üzeyir Hacıbeyli Beyin el yazısı ile yazılmış notası da bulunmamaktadır. “Çırpınırdın Karadeniz”’in notasının 1918 senesinde bestecisinin evi Ermeniler tarafından yakıldığı zaman veya Azerbaycan Halk Cumhuriyeti dağıldıktan sonra Hacıbeyli İran’a zorunlu muhaceret ettiği dönemde kaybolduğu ifade edilmektedir.
Hazırda kullanılan nota ise 1990 yılında İstanbul Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Süleyman Şenel, tarafından Üzeyir Hacıbeyli ev müzesine takdim edilmiştir. “Çırpınırdın Karadeniz” eseri 1920 yılından sonra Azerbaycan’da ilk kez 10 Mart 1992 yılında Ahmed Cevad’ın Cumhuriyet sarayında düzenlenen 100 yıllık jübile gecesinde seslendirilmiştir.
Ahmet Cevad (Cavad Ahundzade) 5 Mayıs 1892’de Gence yakınlarındaki Şamhor bölgesinin Seyfeli köyünde doğdu. Ahund olan dedesi Güney Azerbaycan göçmeniydi. Babası Mehmet Ali, köy içerisinde molla olarak tanınsa da din adamı değildi. Okur-yazar ve kültürlü olması nedeniyle onu böyle çağırırlardı.
Bazı kaynaklarda Ahmed Cevad’ın medreseyi bitirdiği 1912’de, Balkan Savaşı sırasında İstanbul’da teşkil edilen, Kafkas gönüllü kıtası içinde Trakya cephesinde savaştığı bildirilir. Çok genç olmasına rağmen, XX. yüzyıl başlarında Azeri şairler içinde Türkçülüğü ilk defa terennüm eden, Türk milliyetçiliği fikrini ortaya atanlardan biri de Ahmed Cevad’dır.
1913’te öğretmen olarak çalışmaya başlar. 1915–1916 yılları arasında Gürcistan’ın başkenti Batum’da yaşar. Buranın ileri gelen zengin ailelerinden Süleyman Bey Recanizade’nin kızı Şükrüye hanımla evlenir. Aynı zamanda Birinci Dünya Savaşı sırasında, kendi memleketlerinde Ermeni ve Rus zulmüne uğramış Türklere yardımda bulunur.
1922’de üniversitelere dâhil olma imkânı bulan işçi fakültesini, 1925’te ise Ali Pedegoloji Enstitüsü’nü bitirir. 1924–1926 yılları arasında Bakü’de Edebiyat Cemiyeti’nin başkanlığını yapar. 1925 yılından itibaren ise “İnkılâp ve Medeniyet” dergisinin mes’ul müdürlüğü görevinde bulunur. 1927–1934 yılları arasında Bakü ve Gence’deki yüksek okullarda ve enstitülerde Azerbaycan Türkçesi ve Edebiyat öğretmeni olarak görev yapar.
1935’te yeniden Bakü’ye döner ve Azerneşre (Azerbaycan Devlet Neşriyat Kuruluşu)’de işe başlar. 1936 yılı sonlarına doğru, Türkiye’ye hayranlık duyması ve Türkiye matbuatında şiirlerinin yayımlanması nedeniyle görevinden alınır. 1931’den beri açık şekilde devam eden takip ve suçlamalar, gazeteler vasıtasıyla yayılan karalama ve iftiralar dozunu daha da artırır.
Ahmed Cevad 1937’de karşı-devrimci faaliyette ve Pantürkizm gibi sahte ve uydurma suçlamalarla tutuklanır ve askeri mahkemenin kararıyla idam cezasına mahkûm edilir. 1937 sonlarında şair, kurşuna dizilir. 1955’de SSCB Baş Savcısı, şaire karşı ileri sürülen ithamların asılsız olduğunu belirtti ve Ahmed Cevad’a ölümünden sonra beraat kararı verdi. Suçsuzluğu geç de olsa anlaşılmış, Sovyet Rusya tarafından itibarı 1955 yılında iade edilmiştir.
Azerbaycan’ın istiklaline yalnız şiirleri ile değil, kişisel mücadelesiyle de katılan Ahmed Cevad, 1918’de Türk ordusunun saflarında Bakü’ye gelir, hürriyet ve özgürlüğüne kavuşmuş Azerbaycan’ı, Müslüman dünyasında ilk cumhuriyet olan Azerbaycan Cumhuriyeti’ni öven ateşli şiirler yazar. Bütün varlığıyla Türkçülük, Çağdaşlık ve Müslümanlık temeli üzerinde oluşmaya başlayan yeni, milli kültür hayatına katılır. 1916’da “Koşma”, 1919’da “Dalga” adlı şiir kitapları yayımlanır. Uzun yıllar ilk ve orta dereceli okullarda öğretmenlik yapar.
Daha çok lirik şiirler yazan şair, şiirlerinde halkın hayatını ve tabiatı konu almıştır. Yapılan araştırmalara göre, “Sesli Kız” ve “Kür”, adlı iki şiir kitabı daha vardır. Ayrıca başka dillerden çevirilerde yapmıştır. Ömer Hayyam’ın Rubaileri, Şota Rustavelli’nin “Pelenk Derisi Giymiş Pehlivan” adlı eserleri, onun kalemiyle Azerbaycan Türkçesine kazandırılmıştır.
ÇIRPINIRDI KARADENİZ
Çırpınırdın Kardeniz,
Bakıp Türk’ün bayrağına
“Ah” deyerdin, hiç ölmezdim,
Düşebilsem ayağına.
Ayrı düşmüş dost elinden,
Yıllar var ki, çarpar sinem,
Vefalıdır, geldi giden,
Yol ver Türk’ün bayrağına.
İnciler dök gel yoluna,
Sırmalar düz sağ, soluna
Fırtınalar dursun yana
Selam Türk’ün bayrağına.
Hamidiye o Türk kanı
Hiç birinin bitmez şanı
Kazbek olsun ilk kurbanı,
Selam Türk’ün bayrağına.
Dost elinden esen yeller,
Bana şiir, selam söyler
Olsun bizim bütün eller,
Kurban Türk’ün bayrağına
15 Aralık 1914, Gence/Azerbaycan