Büyüklerimiz, bizleri yetiştirirken, konuşmamızdan oturmamıza kadar yapmamız gerekenleri öğretmeyi gayret etmişlerdir. Yalansız, dolansız bir hayatın doğruluğunu söylemişlerdir.
Okuduğumuz okullarda öğretmenlerimiz, verdikleri eğitime ve derslerimize gösterdikleri özeni, birer yetişkin olduğumuz zaman çevremizle nasıl iletişim kuracağımızı, zorluklar karşısında nasıl mücadele etmemiz gerektiğini ve büyüğe saygı, küçüğe sevgi göstermemiz gerektiğini her fırsatta hatırlatmışlardır.
Her meslek kuruluşunun sorumlulukları olduğunu, yapılan işlerin yasalara, kurallara uygun olma zorunluluğunu, bizleri temsilen seçilmiş ve çeşitli makamlarda görev alan kişilerin ise her bakımdan daha da özenli, bilgili, fedakar ve dürüst olmaları gerektiğini söylemişlerdir.
Dünü düşünüp, bu günü yaşarken, bir üzüntü kapladı içimi.. Yaşanan savaş yıllarını, acıları, vatan uğruna şehit düşen, gazi olanları.. Ekonomik krizleri, işsizleri, öksüzleri, yetimleri ve daha nice sıkıntılar içinde olanlar ve hala bu gibi şeyler yaşanıyorsa, hepimiz suçluyuz dedim. Çünkü bu dramda “herkesin bir kaybı veya bir acısı vardır” diye düşündüm kendi kendime.
Televizyonu açamaz oldum; Söylevlerden, ölümlerden, çaresiz insanlardan UTANDIM. Doğanın yok olmasını, yapılan yüksek binaları, sarayları, rant peşinde koşanları gördükçe UTANDIM.
Düzgün, öğretici, gerçek, kırıcı olmayan konuşmacılar yerine, saygısız, düzeysiz, küfürbaz kişilerin seslerini kanallarda konuştuklarını işitip, görünce UTANDIM..
Her gününüz dünden daha iyi olsun..
Zeren Dağdeviren.
09 Aralık 2014
#1
Düşüncelerimizi yazıya döktüğünüz için teşekkür ederiz.
12 Aralık 2014
#2
Kalemine sağlık arkadaşım. Hislerimize tercüman olmuşsun.
12 Aralık 2014
#3
Kaleminize sağlık, ne kadar doğru..
01 Şubat 2015
#4
Zeren’ciğim, birçoğumzun duygularına tercüman olmuşun…ellerine sağlık canım