Ankara Ekin Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu, Haluk Işık’ın yazdığı “Bedeli Ödenmiştir” adlı oyun, Muğla’da Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde sahne aldı. Kültür Merkezinde sahnelenen oyuna, Muğlalılar büyük ilgi gösterdi. Haluk Işık’ın yazdığı, oyunun yönetmenliğini Tuncer Yığcı yapmış. Ünlü oyuncular Nusret Çetinel, Şener Kökkaya, Işıl Poyraz ve Burcu Özcan’nın muhteşem performansları izleyiciden tam not aldı. Oyunun sonunda Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş, çiçek takdim edip, kısa bir konuşma yaparak tüm oyuncuları ve emeği geçenleri kutladı. Daha sonra kulis arkasında oyuncularla fotoğraflar çekinildi.
Dekor ve kostümleri Başak Özdoğan’ın yaptığı, Gezi olaylarının fonunda ilerleyen oyunda; vefat etmiş ordu mensubu kocasının anılarıyla yaşayan yaşlı bir kadın ve bodrum katını kiraya verdiği iki tiyatrocu ile Gezi olayları esnasında bodrum kata sığınan eylemci bir genç kızın arasında geçen olaylar konu ediliyor. Oyunda, iktidara sert eleştiriler ve göndermeler yapıldı.
Oyunun yazarı Haluk Işık oyunun çıkış hikayesini şöyle belirtiyor; “Bu oyunu bize hayat yazdırdı. Sanata, topluluklarına ve emekçilerine karşı, vahim ve acımasız itibarsızlaştırma ve yok etme çabalarının, tarihte hiç görülmemiş boyutlara ulaştığı bir süreçte, bir köşede oturamazdık. Sanatı savunmak, hayatı savunmaktı. Birini ötekine tercih etmekse ya kupkuru yaşamayı ve ölmeyi ya da neyi niçin yaptığını bilmeyen snopluğu seçmekten başka bir şey olamazdı. Hayatla bağını koparmayanlar için, böyle bir oyuna hayatın girmesi, bir yandan acılarla hüzünlerle yüzleşmeyi göze alacak kadar güç, bir yandan da kaçınılmaz bir görevdi. Hayır, bırakın bu oyunu biz yazalım! dediler… Ahmet, Ali İsmail, Ethem, Abdullah, Mehmet, Medeni’ydi adları. Oyunun nasıl olacağı belliydi artık. Hayat sanata değil, sanat hayata yetişmek zorundaydı. Elimizden geleni yapmaya çalışıyorduk, ucuzlatmadan, sömürmeden, hayatın hakkını vererek işleyecektik olup biteni. Kim bilir, uzaklarda ve henüz 14-15 yaşında bir çocuk, yüzlerce gündür yattığı yataktan kalkacak ve bir gün oyunumuzu izleyecekti. Olmadı, olamadı! Güzel haberler alma umuduyla oyunumuzu çalışırken, kapı çaldı, o çocuk geldi. Elinde, elvan kokulu iki ekmek vardı.. Bir büyük insanlık sofrası kurdular. Gözlerimize baktılar. Çocuk gülüverdi: Buyurun, siz de oturun dedi, Bedeli ödenmiştir! Çocuğun adı, Berkin’di… Unutulamazlar kervanının, şeytan uçurtmalı karakaşlısı. Gözlerimiz, biraz da onun gözleriyle bakıyor ve bakacak hayata…”